Kedili Mutfaklar

Perşembe, Eylül 25, 2008

Mayonezli çipura yapsak mı?

Ayaklar bana ait. Balıklı balıklı yemek muşambası da benim. Annoya'm haşladığı çipuranın kemiği kılçığı kafası karası filan ayıklarken bana da ağız tadı ayırdı. Yaladım yuttum. Bir yandan da kendi işine bakıyor. Mayonezli balık yapacakmış.

Mayonezli balık işi eskiden ağır işmiş de artık mesele değilmiş. Eskiden levrekle olur ancak der başka bir şey demezmiş de, şimdi beyaz etli her balığı kullanmakla fevkalâde sonuçlar elde edebiliyormuş.* Eskiden hazır mayonez filan yokmuş tabii de, salla babam kol kuvveti adamın saatlerini alırmış mayonez yapmak. Pekiii, pek mi matahmış şimdilerde hazır mayonez kullanmak? Yok değilmiş tabii ki, değilmiş ama arasının arası hayli geçince sırasının sırası gelir öylesine kullanılırmış.

Çok lezzetli haşlanmış bu çipura, azıcık su, biraz keyfe göre lezzetlendiriciler filanla içinde. Küçük parçalar halinde taze zencefiller, mutfağımızda her yere kokusunu sokan defne yaprağı, biberiye tabii... Ben de alıştım artık valla şu kedi halimle. Tevekkeli gelen giden, "Bu kedi değil her bi şeyden anlıyo," diyo benim için.

Tavada kalan çipura suyuna iki üç kaşık mayonez ve kapari karıştııııırıp da Annoya'm, o karışımı da balık parçalarına.... Pöh pöööh ki yani, taş çıkarır değme mayonezli levreğe.

Soğanlı ekmek kızarttı sonra. Artık heyecan had safhada. Acıkmış bir karın, sulanmış bir ağız... Mutfak penceremiz önündeki saksılarda kendiliğinde yetişen semizotlarından topladı can havliyle. Yemek yapmaya yetmezler ama böylesine tabaklardaki yeşil keyiflerine, ekşimsi lezzetlerine doyulmazmış doğrusu. Hiç de süsünü püsünü ihmal etmez haspam. Kendinin değil, tabağındaki yemeklerinin.
"Tuzu biberi bir yana, daha daha da cajun** tadı, lezzetine lezzet kattı bu mayonezli balığın," dedi. Ekti ekti, afiyetle yedi.


Sevdi beni sonra.

Palamut sözü verdi.

* http://kedilimutfaklar.blogspot.com/search?q=mayonezli+bal%C4%B1k

** Cajun seasoning, balık/tavuk/et lezzetlendirmek için kırmızı biber, soğan ve sarmısak ağırlıklı bir baharat karışımı.

9 Comments:

  • Cancannnnnn;
    Senin bu Annoyan var ya pes dedirtir insana... Nasıl aklını çeliyor insanın. Hiç balık yiyesim yokken beni yoldan çıkardı:)
    Ben hakkımı palamuttan yana mı kullansam ne dersin?

    By Anonymous Adsız, at 25 Eylül 2008 13:55  

  • Ilk fotografin kenarinda duran patiler ne kadar seker :)

    By Blogger pigmelerle.dans.eden, at 25 Eylül 2008 14:04  

  • Sevabınıza bir balık çorbası tarifi verseniz belki verdiniz de ben atladım hatırlayamadım şimdi.

    Hiç denemedim lakin, bir cesaret verseniz olur gibi geliyor :)

    Selamlar.

    By Blogger ruhdagı, at 25 Eylül 2008 20:20  

  • Nüket'çiğim biz de palamutu pek severiz oğlumla. Çingeneleri bitirdik, orta boylara geldiler geçiyorlar. Acele et.
    ----------
    Pigmeler deli oluyorlardır senin dansına;~} Dünyaya çok güzel gözleriyle, çok derin bakan birisin. Cancan ve ben sağlıklı maceralar diliyoruz sana. Gözümüz de blogunda, safari bekliyoruz şimdi. Sen göstereceksin biz okşayacağız buradan kardeşlerimizi.
    ----------
    Sevgili Ruhdağı, Kedili Mutfaklar'da aşağıdaki adreste fener balığı çorbası anlatmışım. Balığın çerçöpünü(!)kullanarak. Bütün etleriyle birlikte hazırlarsan bu çorbayı çok daha güzel olur tabii. Lop etli balıklardan, esasen kırlangıç, iskorpit ve fenerden yapılır balık çorbası. Mezgit ve levrek de yakışır. Palamut, lüfer, kefal filan diyenlere hiç kulak asma...

    http://kedilimutfaklar.blogspot.com/search?q=bal%C4%B1k+%C3%A7orbas%C4%B1

    By Blogger Oya Kayacan, at 26 Eylül 2008 09:54  

  • Ramazanda nedense balığı tam ağız tadıyla yiyemiyorum Oyacan'ım. İftarda çorbayı içince tıkandığımdan mıdır, yoksa balığın yanında her istediğimi içemeyişimden midir bilmem:)))
    Ama senin çipurayı görünce fena halde balık krizine girdim. Hal böyle olunca dün akşam elimiz mahkum palamutlandık anlayacağın:))))
    Orta boyları yakaladım meraklanma, bayramdan sonra haftada 2-3 devam eder zaten hazır bu bolluğu bulmuşken.. Ama gözüm aç ya benim, aklım senin mutfakta çingene palamutlarının ne hallere girdiğine takılı kaldı bilesin:))))

    By Anonymous Adsız, at 26 Eylül 2008 13:58  

  • Balığın haşlanması formülün çok orjinal geliyor bana Annoyam, mutlaka deneyeceğim ama henüz fırsat bulamadım. Şu soğanlı ekmek, havuç, sos, saksıgillerden semizotu... filandan oluşan tabağın yok mu, bahçe geziyormuşum gibi seyrettim uzun uzun... Bir de ben hiç güzel palamut pişiremedim henüz, en son yaptığımda çok yağlı olmuştu; yemediler bizim veteriner bey ve de can oğlusum... Artık sana sormam gerek yine nasıl yapsam diye. Aslında yemelik olan ama ne yazık ki sevdirmeyen Cancan oğluşunuzu da öptüm çok çok, sizi de...

    By Blogger dgül, at 26 Eylül 2008 15:00  

  • Çorba ip uçları için teşekkürler. Linke bakınca hatırladım :)

    By Blogger ruhdagı, at 26 Eylül 2008 18:19  

  • http://kedilimutfaklar.blogspot.com/search?q=palamut

    Nüket'çiğim, Kedili Mutfaklar'da içinde palamutun adı geçen bütün yazılarımı yukarıdaki adresten aşağı doğru indikçe bulursun. O anda aklıma nasıl düşerse öyle yapıyorum, biliyorsun... Bir gezin bakalım, belki aklına uyan bir tarif çıkar.
    ----------
    Aaay Demet, palamutun pişmesinden ne olacak ki? Koy yağsız tavaya, sür fırına... Veya Nüket'e verdiğim linke takıl!!! Biraz da şuyundan buyundan diye benim gibi kokona tabaklar hazırlarsan yerler pekala...
    -----------
    Yaparsın umarım sevgili Ruhdağı.

    By Blogger Oya Kayacan, at 27 Eylül 2008 09:58  

  • ll

    By Blogger Oya Kayacan, at 19 Ekim 2008 15:14  

Yorum Gönder

<< Home