Kedili Mutfaklar

Salı, Ocak 13, 2009

Körili pilav, değişen huylar

Bir zamanlar bir moda bir moda. Her şey körili pişiyor moderen kadınların mutfaklarında. Daha yakın yıllarda, daha iyi hatırlayacaksınız, soya sosu körinin yerini aldıydı. Hanımlar evde et tavuk neleri varsa soyaya bulayıp kendilerini Çin mutfaklarında şef zannetmeye başlamışlardı. Ben her iki lezzetten de hazettiğim halde, konuşulmasından bile bıkmışımdır köriyle soyanın. Hatırlayınız TV'lerde yapılan ilk yemek programlarını. Bir bilge ahçı artı bir artist misafir, yapa yapa soya soslu tavuk yapıp yapıp yedirdiler insanlara yıllarca.

Köriden gına getirmem daha eski. Hint bayrağı açmış Londra mutfaklarına kokudan girilmez, yemekleri de acısından yenmezdi. Moda diye yedik, sevdikte yedik, yedikte yedik. Bıkmışım.

Dün özel usulümde pişen tavuğumun tencere dibinde kalan enfes koyu sosuna köri katmaya yeltendim, nedense! Ölçüsüz elimi kullanarak verdim köriyi... Özlemişim, muhteşem koktu. Bastım pirinci, şişti. Tavuk parçacıkları, dereotçukları... Müthişti bu yemek, yanına koyduğum o bir zeytin tanesiyle iki ıtır yaprağı var ya? Tüy dikti vallahi. (Haa, ben bu sözcükleri hep iyi anlamda kullanırım!)

Yer misiniz?

Yersiniiiiz, yersiniz.

Serap Komşum eline pek bereketlidir. Taşa taşa getirdi aşuremi, öyle doldurmuş tabağa. "Ay pek de çok," falan hallerim hep numara. Öyle güzel yapıyorlar ki Annem Selma bir Serap Komşum iki, stokları bitmeden kapılarında belirip az daha nasiplenmemek işten değil.

Yeğenim Aycan'la gelin kızım Nurci bana yattığım yerde yenilikleri tanıttılar hep bin yaşasınlar. Sakızlı Türk kahvesi de degüste etmem üzere getirdikleri bayram hediyelerim arasındaydı. Alıştım sağolayım; öğle zamanında öğle yemeği yemeye alıştığım gibi, üstüne de sakızlı Türk kahvesi içmeye alıştım.

Evde yaşamanın getirileri! Hani derler ya, "Çocuğun hasta olduğuna değil, huyunun değiştiğine yanarım."

Falıma bakar mısınız? Huylarım gelecekte başka ne haller alacak?

Bugün pek zevk aldığım köri lezzetine artık mutfağımda sık sık yer verecek miyim?

Soya sostan haber var mı?

13 Comments:

  • ohhhh afiyet olsun. ben soyayı hiç sevemedim, her ne kadar o soyalama furyasına bir dönem katılmış olsam da...

    By Blogger Basak, at 15 Ocak 2009 09:02  

  • Oyacan,
    Aşure çok güzel görüküyor yaw...
    Sanki benimkinden bile güzel mi ne?
    minesi

    By Anonymous Adsız, at 15 Ocak 2009 12:24  

  • Soya sos, köri falan göremedim ama ciddi ciddi bakasım geldi falına :)

    Yollar çok, telefon haberi ile bir yerlere uğraya uğraya gidilecek. Gidilecek yollardan biri büyük bir kalabalık arasına, biri de yatan hasta ziyaretine gibi.
    Hane içinde bir heyecan, sarılma kucaklaşma bir muradın yerine gelmesi görünüyor kıyısından.

    Tabakta koca göz nazarlar olmuş, yürek kabarmış sıkıntıdan ama önünüz aydınlık. Bir ara köri kullanma ihtimalin var gibi :)

    By Blogger kuzine, at 15 Ocak 2009 12:49  

  • Teşekkürler Başak... Furya dalgalarından hepimiz nasibimizi alıyoruz.
    ----------
    Evvet, bu dünyanın en güzel ikinci aşuresi Mine'si ;~}
    ----------
    Dur be Kuzen, ben şunu bir daha içip kapatayım. Hani dilek tutarsın, ""Neyse halim o çıksın falım..." filan dersin. Ağzına sağlık!

    By Blogger Oya Kayacan, at 15 Ocak 2009 17:18  

  • ANNOYACIK; FINCANINA GORE HANENDE SIKINTILAR YASANMIS VE BU SIKINTILAR BIR KENARA ATILMIS... SEN UZUUUUUN BIR YOLA CIKMAYA KARAR ASAMASINDASIN HATTA BU UZUN YOLDA ULASACAGIN YERIN ADI MARCO ISLAND MIDIR NEDIR, KOCAMAAAAAN BIR M HARFI VAR, EVET EVET BU MARCO ISLAND....ORADA SENI COK SEVEN BIRININ YANINDA KALACAKSIN VE GALIBAAAA TABAGINDA KI KOCAMAAAAN O HARFI DE KALACAGIN KISININ ADININ BAS HARFI... AAAAA BU SENIN ADASIN OLABILIR MI?? SEVGILI KUZINE BUNU GOZ DIYE YORUMLAMIS AMA PEK SANMIYORUM.. EVET BU SENIN ADASININ BAS HARFI VE SEN BU KIZA MISAFIR GIDIYORSUN... EH NE DERLER HAYIRLI ISE OLSUN..
    COK KOCAMAN OPUCUKLER
    BACAKSIZ VE KARDESLERI

    By Anonymous Adsız, at 15 Ocak 2009 20:49  

  • Oyacığım ne desem, falların çıkar mı senin? Bana çıkan hiç olmadı da! Düşünmen de, yazman da, hepsi çok şeker. Kolay olmayan benim kıçımı kaldırmam ;~[ Kedi aileni, özellikle Bacaksız'ı ve seni çook öpüyoruz. Annoya&Cancan

    By Blogger Oya Kayacan, at 16 Ocak 2009 14:04  

  • Oyacan'ım
    Kaç gündür üzerimde nasıl bir keyifsizlik, bir sünepelik halleri var anlatamam.
    Her gün sayfana mutlaka bakıyorum da bir türlü elim yazmaya gitmiyor. Memleketin trajikomik halleri bir yandan, ekranda toz duman arasında korkudan kocaman açılmış gözleriyle bana bakan çocuk resimleri bir yandan, ne enerjim kaldı ne yaşama zevkim. Oralarda, buralarda, yeraltında , yerüstünde kıyametler kopuyor ve biz öylece bakıyoruz. Hepimiz şaşkın, çaresiz,üzgünüz. Çok fena hallerdeyiz...
    Bu iç sıkıntısının arasında aşureyi yapmayı ihmal etmedim tabi. Şu tatsız tuzsuz günlere bir kaşık lezzet kattım kendimce. Selma teyzemin yada yada marifetli komşununki kadar güzel olmuş mudur buna cevap veremem. Onlarınkini tatmadım bilemem ki:))))
    Bu arada kahve falından çok anlamasamda güzel ve açık bir yolun olduğunu, sıkıntılarının kenara atılıp içinin ferahladığını, tertemiz bir haber alacağını, aydınlık günlere doğru yol aldığını görebiliyorum.

    By Anonymous Adsız, at 16 Ocak 2009 15:35  

  • Elimde Gazze'ye yayılan bombaların mutluluk saçanları olsun, insanlarını keyfe doyurayım isterdim. Halkımızı bir sihirli değnekle güzel günlere göndereyim isterdim. Her iş yolunda, otur afiyetle kaşıkla aşureni demek isterdim. Ben sana diyemesem de sen demişsin bak! Falım aydınlık çıkmış şükürler olsun;~} Sevgiler Nüket'çiğim.

    By Blogger Oya Kayacan, at 17 Ocak 2009 10:23  

  • Şimdi bacim, bak şimdi senin o yusyuvarlacık kayfe tabağının içinde görüneni ben söyliyem sana, bak hepiciği uydurmuş bişeyler, bişeycikten anlamaz onlar, sen bana bak güzel bacim. İşte o senin tabağında tastamam duran, ahan da gözdür göz. Nazar etmişlerdir güzelim sana. Niye mi dersin, e biz, o Kevin denen yakışıklıdan daha fazla alaka gösteririz, pek bir çok severiz de seni ondan be prensesim. Şimdi sen pişirmişsin o pek bi güzel pilavı ondan bi tadımlık koy bakem, ben çıkartıveririm gözlerini o gözü değenlerin. O köri, soya dediklerini de ben tanımam ki görem falceğizinde. Hadi kal sağlıcakle kraliçem..

    By Blogger dgül, at 17 Ocak 2009 21:07  

  • Sevenin nazarı olmaz Demet'çiğim, sizler ne derseniz deyin, teğet geçiyor! Ağzına sağlık tabii, çingene falına bayılırım. Hele o bakla atmaları yok mudur, nasıl da teatral! Neyse, ben haftalık fal köşemi açabilirim artık. Basarım fincanı, dostlar okusun, ben de bir ortalamasını bulup ona göre harekat planımı yapayım!!! Bir de kafama taç yapayım ;-)

    By Blogger Oya Kayacan, at 18 Ocak 2009 11:35  

  • Bu kadar yorumun üstüne ,
    bir yorum benden olsun
    diyeceğim Oya'nım
    ben tabaktan başlayayım söyleyemeye
    yazdığın ya da yazmayı düşündüğün kitabın son aşamaya gelmiş,
    kitabın üzerine koyacağın
    resimde falında çıkmış işte.

    istersen meşaleli elini yukarı kaldırmış ve kıbele gibi
    bereketli göğüsleri olan,
    omuzları dik ve mağrur görünen,
    kadını koy kitap kapağının ön yüzüne,
    istersen kahve falı fotoğrafını da arka kapakta kullan Annnoyam.
    ilhamını da benden aldığını
    yazarsan pek sevindirirsin bencağızı.
    fincana sonra gelip bakarım ...
    ben de sevdim köri ve soya sosunu tavukta...

    By Blogger carpediem, at 19 Ocak 2009 12:15  

  • Dur yaaa Dilara, dereyi gördün mü ki paçaları sıvıyorsun? Kitap yazmam. Neden dersen, kimlerle sofraya oturup ne yiyeceğimi çok iyi biliyorum. Şuncağız zavallı bloguma dahi asgarilerde yazmaları tercih ediyorum
    Bak, falın kof çıktı. Sen desteğini çekme. Gün olur devran dönebilir.

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Ocak 2009 20:03  

  • Ben otur yaz demedim ki Annoyam
    blog yazılarını yayınlasan
    olur biter...

    By Blogger carpediem, at 21 Ocak 2009 11:00  

Yorum Gönder

<< Home