Mantar ekşi, mantar tatlı, mantar acı
Mantar acayip. Mantar ağzıma layık. Mantar Mupa. Kereviz dalları Erüst. Soğan arpacık. Biber süs ~ Edremit Çiğdem. Portakal tatlı ~ bizim bahçe. Zeytin Fora dilimli yeşil. Örtü ve elle toplanmış zeytinlerin sıkılmamış sızması ~ Şirince Candan. Kedi Murano Adası ~ Aycan&Nurci. Sarmısak, şeker, tuz ve karabiber mutfaktan.
Ben yemek yapmayı bilmiyormuşum..., veya pek çok insan yemek yapıyorsa eğer, ben ve gibilerimin yaptıklarına ne deniyormuş? Gibilerimin çoğu deneysel mutfak diyorlarmış yaptıklarına. Merak edip mutfaklarına sızıyormuşum.
Aaah, işte gerçek hakikat bu! Deneyip deneyip bulmakla bulmamak arası tarumar, vakitlerini israf etmekteler. (Tonlama eski film seslendirmeleri gibi, biraz gözyaşı soslu ses titremesi!!!)
"Bayılın da bayılın yaptıklarıma," diye tepiniyormuşum elalemin mutfaklarında. "Tek kerede/tek karede dönüşü olmayan hamlelerim ve eşsiz katkı duyargalarımla, yaratıcıyım işte... Kılı kırk yarmıyorum. Kırk kap kirletip, kıtipiyoz lezzetler bulmuyorum. Sanki yaptıklarım matahmış gibi yaygara basmıyorum."
Tepinmeyi yavaşlatıyormuşum sonra, "Hadi hadi hadiiii, keselim kendi kendimi methetmeyi, estek köstek," diyormuşum. Sanki bir yandan ayılıyor muymuşum; yani şu mantarları öylesine lezzetle yiyormuşum ki, herkesler affediyormuş böbürlenmelerimi.
"Ayıptır, ol mütevazi, eğ başını. Ha şöööle," diye azarlıyormuşum kendimi.
Kabus yani. Ter basmışım utancımdan.
Malzemeler belli. Pişirin yiyin haydi.
Halim kalmadı.
Bu acıydı, tatlıydı, ekşiydi mantarın üzerine biberli çikolata yemenin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Ben yemek yapmayı bilmiyormuşum..., veya pek çok insan yemek yapıyorsa eğer, ben ve gibilerimin yaptıklarına ne deniyormuş? Gibilerimin çoğu deneysel mutfak diyorlarmış yaptıklarına. Merak edip mutfaklarına sızıyormuşum.
Aaah, işte gerçek hakikat bu! Deneyip deneyip bulmakla bulmamak arası tarumar, vakitlerini israf etmekteler. (Tonlama eski film seslendirmeleri gibi, biraz gözyaşı soslu ses titremesi!!!)
"Bayılın da bayılın yaptıklarıma," diye tepiniyormuşum elalemin mutfaklarında. "Tek kerede/tek karede dönüşü olmayan hamlelerim ve eşsiz katkı duyargalarımla, yaratıcıyım işte... Kılı kırk yarmıyorum. Kırk kap kirletip, kıtipiyoz lezzetler bulmuyorum. Sanki yaptıklarım matahmış gibi yaygara basmıyorum."
Tepinmeyi yavaşlatıyormuşum sonra, "Hadi hadi hadiiii, keselim kendi kendimi methetmeyi, estek köstek," diyormuşum. Sanki bir yandan ayılıyor muymuşum; yani şu mantarları öylesine lezzetle yiyormuşum ki, herkesler affediyormuş böbürlenmelerimi.
"Ayıptır, ol mütevazi, eğ başını. Ha şöööle," diye azarlıyormuşum kendimi.
Kabus yani. Ter basmışım utancımdan.
Malzemeler belli. Pişirin yiyin haydi.
Halim kalmadı.
Bu acıydı, tatlıydı, ekşiydi mantarın üzerine biberli çikolata yemenin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum.
14 Comments:
Afiyet olsun Oya' cım. Portakal suyu ile mi iştirak etti yemeğe?
By Çiğdem, at 22 Ocak 2009 11:39
Yemeğin suyu 3 portakal Çiğdem'ciğim. Yanı sıra beyaz şarap.
By Oya Kayacan, at 22 Ocak 2009 11:49
Fabrika' da yemek yapmak yasak biliyorsun. :))) İşim yoksa akşama kadar bekleyeceğim şimdi.. Kültür mantarı ile değil "merki" ile yapacağım ama.
By Çiğdem, at 22 Ocak 2009 12:45
Müpa'nın cremini dediği portobello'nun ehlileştirilmişi gibi galiba. Kereviz saplarının sakallarını yol biraz e mi? Tabii sizin kadar körpesini bulamadığımızdan, bizdekilerin sakalı bıyığı hayli uzamış oluyor! Merkilisi de sizin sefanız olsun canım benim... Biberlerini bol tut.
By Oya Kayacan, at 22 Ocak 2009 14:15
Oyacan,
Dün bu biberli çikolata'yı Sibelin Kahvesi'nde gördümdü.Bugün de sende...Aaaaaaaaa ben bunu niye bilmiyorum ki yaw dedim...
Bunu hemen alsam ....Çok merak ettim..Acıyı da seven,çikolatayı da seven biri olarak...
minesi
By Adsız, at 22 Ocak 2009 15:07
Mine'si, Chocolat filmini görmüş müydün? Yıl 2002, Juliette Binochet. O gün bugündür biberli kakao içerim ara sıra. Of of ki o ne lezzettir Ya Rab? Biberli çikolatalar da haylidir pek moda. Lindt de Türkiye'ye getirdi işte. Seveceksin.
By Oya Kayacan, at 22 Ocak 2009 16:40
akşam ne yesek diye düşünürken bu yemekle beni can evimden vurdunuz... enfes bir "yaratım". Evde kereviz sapı var, işten çıkar çıkmaz migros'a gidip mantar ve arpa soğandan alayım. bu arada o arpa soğanları çok zo soyuluyor acaba bunu kolay soymanın bir takdiği var mıdır??
By Basak, at 22 Ocak 2009 17:21
SÜPERSİNNNNNN!
Afiyet olsun sana :)))
By Şirin, at 22 Ocak 2009 23:01
Derdimi dillendirdin Başak. Arpacık soğanlarıyla uzun süre boğuştuktan sonra bulduğum yöntem tepe ve popoyu minicik kesip üzerlerine kocaman bıçak sırtıyla sarmısak gibi vurup patlatmak. Yine de, "Aman çok kolay ayıklanıyor," diyemem doğrusu! Sıkışık zamanlarımda ayıklanmışlarını alıp hile yapıyorum ;~} Torba içinde, vakumlu, yıka kullan.
----------
Teşekkürler Şirin'ciğim.
By Oya Kayacan, at 23 Ocak 2009 09:25
Oya'cığım, herşeyi çok güzel tanıtmışsın bize. İyi de ya tabak?
Muhteşem bir şey, nereden nasıl gelip masandaki yerini almış, merak bu ya ben de buna takıldım.
Sevgiler sana kucak dolusu, öyle bir kucak ki salon büyüklüğünde.
By ulku, at 23 Ocak 2009 09:59
Ülkü'cüğüm, ARENITO marka, made in Portugal... Uzun zaman Paşabahçe raflarında satıldı. Bana gelmeleri Hayati Kaptan ve Arzu'nun hediye etmeleriyle oldu. Hem servis, hem de fırın+servis, ikişer adet iki boy. Çok severek kullanıyorum. Benden de bir hayli sevgiler; salon yok burada adına oturma odası diyoruz, işte o kadar!!!
By Oya Kayacan, at 23 Ocak 2009 10:22
Bitter sevmeyi Lindt'in çok kakolusu sayesinde öğrendim ama bunu denememiştim. Ankara'ya dönüşte sakızlı kahve bir, bu çikolata iki aranıp bulunacak:)
By Boncukçu, at 23 Ocak 2009 13:13
ben yaptım bu yemeği ve enfes oldu. Soğanlar için bu takdik denemye değer:)
By Basak, at 24 Ocak 2009 13:39
Boncukçu, Başak sana Ankara tarifini vermiş kahve ve çikolatanın. Seveceksin eminim.
----------
Afiyet olsun Başak'çığım, çok sevindim.
By Oya Kayacan, at 24 Ocak 2009 20:35
Yorum Gönder
<< Home