Havuçlu kadayıf, şerbeti pekmez...
Adını şöyle koysam mı mesela, Margarinella hastalığı bir nevi bu benimki desem mi? (Yağ mahiyetinde kullanılan sızma harici tuhaf sıvılara karşı da, nev'i sıvısına/yağına göre midem feleğini şaşırmış durumlar yaşar ya!)
Durumum böyle böyle olunca, haylicedir güvendiğim dağlara da kar yağınca, kendi kadayıfını kendin hallet halim hasıl oldu. Yoksa Annem Selma'nın kadayıfı allah allah çektirir adama. Alır eline şööyle kocaman fincanları, basar yarısına kadar telleri, irimsi dövülmüş cevizler ve sonrasında yine tel telleri... Çevirir tepsiye, tepelerine irice parça tereyağı döşeyip verir fırına...
Şerbeti şerbettir hani, ipeksi süzülür genizden, zerre kadar yakmadan etmeden. Kaymak mutlakiyeti vardır bir de Annem Selma'nın. Neredeyse avuç kadar yerleştirir üzerlerine, haliyle kadayıfın kendisi de öksüz doyuran olunca, yakışır.
Çocukluğumda Beşiktaş'ta Pando'dan* alınırdı; ben yemezdim kaymak, halâ da süt gibi taptazesini bulmazsam yemem.
Canım çekti fena halde veya çekiyormuş günlerdir..., ki güvenilir yufkacımdan tel kadayıf getirttirip dondurucuya zulalamış ne yapacağımı bilmez hallerimle kendime zulmediyordum. Al sana tam da bu sıralarda evde biriken aşure tabaklarını. Bir hayli aşure tabağı yani, aaaah ah o konu komşuda kaynayanla doldurulup, şimdi mutfağımda boşları biriken/bekleyen çukur şeyler.
Kızardı çıktı mı fırından? Evde de enfes bir şişe pekmezim mi var? Cosssss dedirte dedirte döktüm mü fırın sıcağında kadayıfıma?
Bu neeeeee? Eeeeennfeeees.
Çukur tabaklara koyulması yakışık almayacak olan tel tel kadayıf dilimlerimi kendi düz tabaklarıma yerleştirdim bir güzel. Verdim komşulara, kendi kaselerinde reçellerim eşliğinde. Yani yine arayı açtım, alacaklıyım.
Şimdi onlar düşünsün benim tabaklara ne koyacaklarını.Mutfaklarda bereket olsun maksat.
Diğer maksat komşulararası hareket olsun.
E hadi bu da bonusu olsun! Tahta kaşıkla karıştırdığım hurma ezmesi. Biraz şekerleyip bir iki kaynatınca oluyor. Hafiften burukluğu var, ve ızgara tavuk yanında acayip yakışıyor.
* Başak'ın harika tanıtım yazısı ve yorumlarını okuyun lütfen
9 Comments:
Ayıp ama... vallahi ayıp :))
Aşkolsun yani... bu kadar olur!!
Ellerine sağlık Oya' cım
By Çiğdem, at 19 Ocak 2010 13:45
Peki, ağzıma biber sürdüm ;)
By Oya Kayacan, at 19 Ocak 2010 16:40
Vallahi ben seni artık evimde ağırlayamam, bu nasıl bir yaratıcılık çıtasıdır yükselir durur , rekor mekor kalmadı artık kıracak. Kulvarında teksin be Annoyam... Ben bu zekaya şapka çıkartır, daha da bi şey demem.
Not: O "Başak" ben miyim ki diye merak edeyazdım ya çok mu hüsnü kuruntu oldu sence?:))))
By Basak, at 19 Ocak 2010 17:58
Bu yorum yazar tarafından silindi.
By Oya Kayacan, at 20 Ocak 2010 08:39
hüüüü:( bakayım bari. Zaten konu yemek olunca hep sınıfta kalıyorum:((( Hemen bakacağım Oyacım
By Basak, at 20 Ocak 2010 08:59
Yazınızı zevkle bir o kadar da tebessümle okudum tarifinizi ise ben de hayranlık bırakdı.
Kadayıf a havuc u ilk defa duydum kı eger bu sizin bulmuş oldugunuz bır tarif ise tebrik ederım sizi Şerbet olayı ise ayrı hayranlık pekmez kullanma fikri çok güzel ayrı bir lezzet vermişdir damaklara.
Ellerınıze sağlık..
Yaşamın güzellıkleri serpilsin dört yanınıza..
Sevgilerle...
By SeViL ( sevdalitatlar ), at 20 Ocak 2010 22:12
Seni tebessüm ettirdimse ne mutlu bana sevgili Sevil. Bu havuçlu pekmezli kadayıf, en azından ben yapana kadar benim de duyduğum bir tarif değil ;) Keyifler olsun...
By Oya Kayacan, at 21 Ocak 2010 09:27
havuç ve tel kadayıf ve dahi
üstüne pekmez,
eh artık bu kadar olur dedirten bir lezzet...
ne deniyordu,
kendi yemek tarifini yaratıp,
mutfağında harikalar oluşturan kişilere annoyam...
ee tabii annen Selma'nın genlerinden geliyor olsa gerek
bu yetenek...
hakkını verip selam edelim ona da buradan.
By carpediem, at 21 Ocak 2010 15:43
Dilara'cığım, yaparken de aklıma gelmiştin biliyor musun? Sanki 'sizin oralara uyan bir lezzet çıkacak ortaya' diye diye yaptım yani. Teşekkür ederim övgüne, sevgine...
By Oya Kayacan, at 22 Ocak 2010 10:44
Yorum Gönder
<< Home