Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Şubat 20, 2010

Bulgur, lahana, kereviz mutfağa bir girişte...

Ottu sebzeydi temizle ayıkla yıka durumlarına Şemsi de el attı. Saatlerce ayakta ön hazırlık yapmıyorum artık. Şefler gibi, hazır geliyor önüme! Bu iyi tarafı. Belime, kalçama falan dadanan saçma sapan ağrılarıma çare biraz. Bir de hiç işime gelmeyen kötü tarafı var durumun. Onun çöp zannettiği bazı şeylerden ben iki yemek bir çorba bir de börek yaparım. İşte onlar güme gidiyor evde olup da el koymazsam.

Söyleyemiyorum da, "Çerimi çöpümü atma sakla," diye. Çok el tutan işler çünkü, sapı oraya kökü buraya yaprağı şuraya derken akşamı bulursun mutfakta.

Maydanoz saplı bulgur pilavı


Neyse ki bir söyleyen çıktı. Bu çok lezzetli bulgur pilavımı ona borçluyum. Çiğdem sağolsun, vallahi neredeyse eli belinde girişiyordu Şemsi'yle bana. Şimdi, hepimiz mutfaktayız, Şemsi maydanoz ayıklıyor. Benim aklım kimbilir nerede? Maydanozların o güzelim çıtır sapları da az sonra çöpü boylayacaktı, kiii..., önledi işte Çiğdem.

Bir küçük soğan, bolca sarmısak, süs biberi, limon kabuğu çentikleri, çekme biber, baharatlı deniz tuzum, sızmam... Sünene kadar bunlar çevirdim orta ateşte. Çay makinemde ıhlamur, zencefil şekerlemesi ve karanfil karışımı duruyor sıcak sıcak. Bir yandan da bir şey içerim mutlaka mutfakta iş görürken. Sabahsa çay kahve neviinden, vakt-i keraatta da ne gerekiyorsa o.

Maksadım maydanoz saplarım yumuşadığında limon sirke filan lezzetleyip yemek. Olmayacak tabii. Bu fevkalâde tuhaf durumuma herkes alıştı değil mi artık? Hani başkalarının yemek tariflerini mümkün değil uygulayamıyorum ya, kendi yapmak istediklerimi de yapamıyorum bir türlü.

Çıkarıyorum ne kadar kalmışsa pilavlık bulgurumu, yıkayıp basıyorum sapların üstüne. Ihlamur çayımı da onların üzerine.

Sıcak veya soğuk yersiniz artık, lezzete lezzet demezsiniz.

Ucuz yemek, pahalı fikir.


Buharda lahana salatası


Lahana pişirmemde yeni adet bu. Kökünden konik bir parça oyup yuvarlak tepesini bölmeden, ayırmadan dilimliyorum. Lezzetlendiricilerimi serpiştiriyorum ve ne lahanası pişecekse o lahana pişiyor. Lahana yeme alışkanlıklarımın içinde olan haşlanmış salatasını da, bugün bu usûlde hazırladım.

Sarmısak, biberiye, süs biberi, defne yaprağı ve deniz tuzundan yardım aldım. Dibinde iki parmak suyla, ağzını sıkı sıkıya folyolayarak, neredeyse buharda gibi haşlandı.


Servis tabağına alındığında da çiçek gibi duruyor bu kesme şekliyle. Ve de dumanı tüterken sızmasıyla limonunu ekledim.

Çloff diye çekiyor. Daha da koyuyorum.

Böyle salata gibi lahanayı çok seviyorum.

Kerevize kitakse...


...veya kerevize geeeel yemeği. Maksat evdeki koca kafa kerevizi pişirmek. Fazla alınmış portakal, limon ve mandalinaların kabuklarını çentip, sularını sıkıp tüketmek. Soğan, patates ve havuç hep yakın durmuştur kerevize, onları da katmak işin içine. Tuzunu filan da ayarla.

Ballı sızmada, azıcık suyla pişir sonra.


Benim kafama göre diri diri ve kendini iyice çekmiş haliyle güzel.

Ağızda dağılmayacak, suyuna ekmek banılmayacak.

Aslında portakal kabuğunda kereviz püresi yapmak istiyordum ama buna da şükür.

11 Comments:

  • Estağfurullah girişmek ne haddime Oya' cım. Yalnız maydonoz sapı atma işine hakikaten deli oluyorum. Sap çıtır çıtır değil kartsa bile kullanım yeri var o mubareğin. Bağla at çorbaya lezzet versin, kaynat suyunu iç şifa versin, hiç bir şey yapmıyorsan kaynat o suyla saçını yıka ışıl ışıl parlasın. Bir yaprak bin marifet.

    Ellerine sağlık :)

    By Blogger Çiğdem, at 20 Şubat 2010 18:00  

  • Yerden göğe haklısın Çiğdem canım. Neyse ki Şemsi senden sonra ayıkladığı maydanozumun saplarını da saklamış. İki demet maydanozun sapı bulgurumu mükemmel lezzetledi. Girişmek kötü söz müdür? Biliim yani, çok kullanırım da ;) Senin de aklına sağlık.

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Şubat 2010 18:53  

  • hepsinin görüntüsü birbirinden enfes de en çok lahana beni benden aldı. yarına daha kötü fikirlerim vardı, sanırım bu lahana beni ikna etti :)

    By Blogger nalan, at 20 Şubat 2010 18:58  

  • Sen de mi mutfağa girmeden kötü niyetler besleyenlerdensin sevgili Nalan %) Afiyette kal...

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Şubat 2010 19:43  

  • Siz çok yaratıcı bir kadınsınız Oya Hanım. Pişirdikleriniz hep çok hoşuma gidiyor...

    By Blogger Kırmızı Mutfak, at 21 Şubat 2010 02:05  

  • Ağızlarımızın tadı uyuşuyor demek ki Kırmızı Mutfak. Çok teşekkür ederim. Bir yorum daha yazmışsın ama kaybettim, nereye fırladı gitti bilmiyorum :(

    By Blogger Oya Kayacan, at 21 Şubat 2010 10:03  

  • OYACIGIM, YILLARCA KEREVIZ GIBI BIR GUZELLIKTEN KENDIMI MAHRUM ETMISTIM, NEYSE KI SON 1-2 YILDIR YEMEGE DOYAMIYORUM... SABAHIN KORUNDE KEREVIZ KOKULARI BURALARA KADAR GELDI, AKSAMA PUBLIX E UGRAMAK VE EVE VARINCA DA PISIRMEK FARZ OLDU...
    HERHALDE SEN BIZE GELENE KADAR DAVETIMIZI TEKRARLAYACAGIZ. HEM ODAMIZDA SADECE MUTFAK DEGIL BANYOMUZ DA VAR, (AY BIRAZCIK HAVA ATAYIM AYOL)LUTFEN GEL LUFFFTTTEEENN....
    COK OPUYORUZ AILECEK,
    ADASIN..

    By Anonymous Adsız, at 22 Şubat 2010 15:23  

  • Sevgili Oya, Kereviz yemegi resimde cok guzel cikmis. Pazarda bulabilirsem tarifini deneyecegim. Annem duysa gozleri yasaracak. Cocukken kereviz pisince evden kacardim. Ne kadar su + meyve suyu koyuyoruz? Selamlar

    By Anonymous Mine, at 23 Şubat 2010 00:13  

  • Mine'ciğim, bir büyük kereviz, iki orta patates, iki havuç ve bir soğana iki portakal, bir limon ve bir mandalina suyu. Bir portakal ve limonun incecik çentilmiş kabukları (bunun aleti var, tavsiye ederim çok keyifle kullanıyorum), varsa kerevizin sap ve yaprakları. Sızması ve balı... Bu malzemeye iki çay bardağı su yeter. Ağzını buharını kaçırmayacak gibi sıkı kapat pişerken.
    Anneni ağlatma aman, alıştırarak söyle %))

    By Blogger Oya Kayacan, at 23 Şubat 2010 10:48  

  • Ah seni cevaplamamışım Oya'cığım. Sonunda gelip yerleşeceğim vallahi yanınıza ;) Öpüyorussss tısssslıyoruz Cancan ve ben hepinizi, hepinize!

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Şubat 2010 09:25  

  • Ahanda ben de geldim..MaoouwWww :))

    By Anonymous zafer, at 24 Şubat 2010 17:59  

Yorum Gönder

<< Home