Kedili Mutfaklar

Çarşamba, Mart 03, 2010

Patates sosu neymiş, ayayyyayyy!

Bütün eller havvaya, bızzzzt aleti burayya... Coşkulu bir vaziyet var mutfakta, inliyor. Alllkııışşşş bızzzttttaaaa.


Bu final sahnesiydi. Patates sosuma, "İşte olmuşsundur artık herhalde," deyip altını kapattıktan sonra..., mutfağı eski bir sevgilimin annesinin dediği gibi, "Oya mutfağını buz gibi bırakır," diyerek toparladıktan sonra..., küçücük bir kaseye patates sosumdan alıp içine organik ekmek batırıp yemeye başladıktan sonra.

Haydi eller havvayaaaa...

Neye niyet neye kısmet

Mutfağa girerken aklımın olanca kadarında stracciatelle yapmak varken..., hindi göğsü suyunda hafif ama tadı dozunda yapmayı düşünürken..., "Şimdi okuyanlar stracciatelle de ne diyecekler, ben de onlara yumurta paçavrası çorbası diyeceğim," diye tasarlarken... Evet üç yumurta çıkardım, iki parça hindi göğsü etini yıkadım koydum tencereye.

Üç yumurtayı buzdolabından çıkardığım yere aynı hızla yeniden yerleştirdim. Göğüs etlerini çekip aldım tencereden. "Hava sıcak be," diyorum o arada kendime. Cam çerçeve fora ki, güneş ısıtıyor ortamı; doğal gaza ödediklerim nah şurama kadar gelmişken, ooooh valla... "Bu atmosferde kaynar çorba neye? Ferahlatıcı ol Annoya, serinletici düşün biraz...," diyene kadar elimde ahaa bir limon. Sonra iki patates, iki soğan, bir arnavut, beş diş sarmısak.

"Nerde burda ferahlık anlamış değilim henüz." Göreceğiz bakalım. Hastasıyız ya kendimizin!

Başrolde bızzzzt


Bııızzzzt kabında hepsi bızzztlandı sırayla, çekirdekleri alınmış limon kabuğuyla. Görsel malzeme temini için yanyana yerleştiler tencereye! Sızma can damarı olayın. Hiç bir yerden eksik kalmayan özel ürünlerim defne yaprağı ve küçük kekik dallarım da cana can katan yedekler. Yine baharatlı tuzum tabii özel imalattan. Kırt kırt renkli top biberler...


Kısık ateşte sote etme mantığında uzun zaman çevirdim bu malzemeyi. Artık neredeyse hepsi yumuşamıştı, yenilip yutulabiliniyordu ki beş çorba kaşığı şeker ekledim, tepeleme. Kimyon da, diyelim ki iki çay kaşığı kadar. Azar azar su ilave etmek gerekiyor artık. Su katın, karıştırmaya devam edin, çeksin biraz daha ilave edin yine çeksin.

Ne oldu şimdi? Daha yenilebilir oldu değil mi, daha soslaştı ama ağızda hissedebiliyoruz halâ her malzemeyi. Basın bir bardak beyaz şarabı da, çektirin, uçsun gitsin o da.

Nasıl da basit, amma da bedava, ne kadar klas bir lezzet.


Akşama yeriz artık

Kendi kendime, "hoooop yuuuuh," falan dememe, takdirname sunmalarıma filan bakmayın. Siz olur ya ekşi sevmezsiniz..., tatlıyı tuzluya yakıştırmazsınız..., acı sizi bozar falansınız veya. Yukarıya bir tık, next blog'a gidiyorsunuz bir zahmet.

Biz kalanlarla akşama ızgara hindi göğüslerini yiyeceğiz inşallah bu acı&tatlı&ekşi patates sosumuzla. Onları da chicken seasoning, kuru kekik ve aromalı tuzumda bekletiyorum dolapta.

Dahası her ızgara, tava et veya balık yanına, her daim aklımda olacak bir lezzet oldu bu. Teşekkürler be bııızzzt.


...ve de şıp şıp sesleri, kapansın cam çerçeve. Annem Selma dediydi zaten sabah telefonda yağmur gelecek diye, geldi işte; yağıyor bile ani bir soğuk dalgası eşliğinde.

Kombi açılsın önce, bir de stracciatelle mi yapılsın ne? (Verdim gitti bir fotoğraflı link, bir de benim yaptığımı göreceksiniz, bu ne buuuu?)


Kalanlarla akşam yemeğinin resmidir. Hindi bonfileler kalın, üstlerini çizince içinin pişmesi daha garantili.

Servis tabağında hafifçe sızma gezsin üzerinden, taze soğan renk ve ilave tat versin.

Hadi Annoya, selametle, hadiii...


Not: Hava durumu 2 Mart'a aittir

14 Comments:

  • Şu son foto bitirdi beni.Ben de yapmalıyım mutlaka.Ama ben şekeri bir kaşık ,kimyonu ise daha fazla ekleyeceğim.Şapırt.

    Bakalım çorbayı yapabilecek misiniz:) Her denemede başka lezzetlere kayıyor ya eliniz:)Olsun yeni lezzetlere de itirazım yok:))Bunun gibi bir kaç sos daha uydursanız nefis olur.

    Çok öptüm.

    By Blogger Öykücü, at 3 Mart 2010 09:24  

  • Biz patatesi ağaç çileği reçeline batırıp yiyenlerdeniz bozmaz bizi Aci tatlı karışımı Annoyacımm:)))

    Teyzem bir balkabağı çorbası yapar, içine şeker koyar bolda acı biber . Şok şok bir lezzet olur. Beynin şaşr durur yansa mı dilin tatlansa mı:))))

    Sevgiler sana Oyacım

    By Blogger laleninbahcesi, at 3 Mart 2010 09:53  

  • Öykücü'cüğüm, gel sen beni dinle azaltma şekeri. Hatta sabah sabah bir dahaki sefere daha da artırırım diye düşündüm doğrusunu istersen. Limon kabuğu o şekere güveniyor çünkü lezzete kavuşmak için, yoksa ağzımızın tadını bozuverir, acısını hakim kılar ;( Kimyon artabilir tabii.
    ----------
    Teyze'nin yanaklarından öperim Lale'ciğim! Kabak tatlısı yapmıştım yıllar yıllar önce, Calabria'da; acı taze kırmızı biberli. Güney'de malum İtalyanlar acıya mahkum..., alın yiyin bakalım dedim! Yerken daha daha biber koyduktu üzerine, ince ince kıyarak. O geldi aklıma. Keyiflendim. Sevgiyle.

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Mart 2010 10:46  

  • Oya hanımcım ellerinize sağlık, her zamanki gibi müthiş yaratıcı ve ağız sulandırıcı görünüyor! Ya ama ben şu mutfağı buz gibi bırakma konusuna takıldım, ne demek o?

    By Blogger Kırmızı Mutfak, at 3 Mart 2010 11:50  

  • Hey allahım. Deli kadın.
    (Yani delidir ne yapsa yeridir diyeceğim ayıp olacak.)

    By Blogger Tijen, at 3 Mart 2010 12:49  

  • Hımmm.Limon kabuğunu hesaba katmamıştım:)) İyi ki yazmışım sana.Belki limon kabuğunu çıkarırım:)))

    Benimki patates püresine dönmeye başlayacak farkettiysen:)) Kınıyorum kendimi ve senin yaptığının aynısını yapmaya karar veriyorum.Kıracağım kalıplarımı,yıkmalıyım tabularımı!

    By Blogger Öykücü, at 3 Mart 2010 14:08  

  • Buz çok temiz, çok berrak, çok pırıldır ya Kırmızı Mutfak... Bir deyim işte. İyi not alıyordum yani sevgili annesinden.
    ----------
    Olmaz be Tijen'ciğim, ne ayıbı? Ben de bazı Zihni Sinir'in mutfak versiyonu gibi hissediyorum kendimi ;)
    ----------
    Helal olsun, işte bu Öykücü'm, işte buuuu.

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Mart 2010 16:26  

  • YANI ANNOYA'CIM, CUS DEDIM KENDIKENDIME... SENIN HER DEDIGINI YAPMAK ZORUNDAMIYIM.. NEXT BLOG A GIT DIYORSUN YA... BENDE GITTIM.. ABUK BIRSEY CIKTI KARSIMA... GERI DONDUM BIR DAHA GITTIM, BU SEFER BASKA BLOG, SONRA BIR DAHA GITTIM, BIR DAHA BASKA BLOG... ALLAH ALLAH DEDIM NE YAPIYORUM BEN YAHU... ACI TATLI BIRARADA TATLARI SEVERIM, NE DIYE GIDIYORUM KI NEXT BLOG LARA!!! DANKKKK ETTI VE GULME KRIZINE GIRDIM.. BURADA DAHA HALA ERKEN SAAT YA O YUZDEN MAZUR GORMEK LAZIM HERHALDE...
    COK OPTUM,
    OYA AKKOC
    (HAY ALLAH KESKE ADIMI YAZMASAYDIM REZIL OLDUMYANEEEE)

    By Anonymous Adsız, at 3 Mart 2010 16:41  

  • Allah iyiliğini versin Oya, mideme kramp girdi gülmekten. Bizde böyle her lafa atlayanlara 'sazan' derler. Ömrünce gül güldür e mi?

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Mart 2010 18:11  

  • Yaraticilikta sinir tanimiyorsunuz, denemekte fayda var diyorum. Bu arada Fethiye'de sizi gormek isteriz.
    Kedilerden de haberler bekliyoruz.

    By Blogger tulina, at 3 Mart 2010 19:06  

  • Keyifli günlerim var Fethiye'de Tulina. Belki yine gelir geçerim oralardan... Cancan'dan haberler iyi. O da yakınıyor kerata epeydir ekrana çıkarmıyorum diye. Sevgiler bizden...

    By Blogger Oya Kayacan, at 4 Mart 2010 09:12  

  • aman hanfendi sizin yaptığınızı yarım saattir ağzımın kenarlarından sular sızarak izliyorum öylece kalmışım.Vermiş olduğunuz linkede bir bakayım dedim gayrıihtiyari aman bakmaz olaydım ne olduğunu çözemedim kedilerimize bile mama olarak vermeyiz dimi ama.Ellerinize emeğinize sağlık..

    By Anonymous madrugador, at 4 Mart 2010 14:43  

  • Madrugador, nick'inizi pek sevdim, beyfendi,-olmalı diye düşünüyorum! Övgülerinize layık olmaya çalışıyorum efendim. O link var ya? Valla insanlar neler yiyorlar yani; yal sanki ama kuçular beğenirde yer mi bilemem?

    By Blogger Oya Kayacan, at 5 Mart 2010 10:55  

  • Hımm buz benzetmesi hoşmuş... Öğrenmiş oldum teşekkür ederim. Benim değil kayınvalideden, muhtemelen hayatım boyunca kimseden alamayacağım bir iltifat :) İşim bittiğinde mutfak bir facia alanı oluyor da :))

    By Blogger Kırmızı Mutfak, at 7 Mart 2010 23:12  

Yorum Gönder

<< Home