Kedili Mutfaklar

Salı, Şubat 07, 2012

Nane benim, el ne karışır



Ne yiyeceğim önemli tabii ama yediğim her neyse, nasıl yediğim daha önemli.  Bu sıralar naneye yükleniyorum.  Yediğim önümde yemediğim arkamda naneleniyor.  "Yine ne nane yedin bakalım?" diye sorgulara suallere tutuyorum kendimi.

Naneyle bozmama neden tazeliklerimi, yeşilliklerimi aldığım pazarcı.  O da, benim naneli hallerimle bozmuş durumda.  Bir iki anlattım adama, "Var ya şu senin naneler, bırak sade salatalarımı girmedikleri yer bırakmıyorlar mutfağımda," diye.  Artık beni gördüğü her İcadiye* Çarşamba'sında peşimden nane demeti ile koşuyor.  Şu hale geldik adamla: O bana tıka basa bir büyük poşet dolduruyor. Ben içinde ne olduğunu bilmediğim bu poşet dolusuna O ne derse ödüyorum.  O, hemen ödememin akabinde elime, "Bu benden abla," diye kocaman bir demet nane tutuşturuyor.  Salak yerine konmanın mutluluğu ile sırıta sırıta uzaklaşıyorum oralardan.


Sadede geleceksek eğer, esas derdim naneli yağımı anlatmak. Bayılıyorum.  Bir minik kavanoza nane yaprakları, portakal kabuğu tırtıkları, sarmısak dişleri, kuru süs biberi ve deniz tuzu tanecikleri koyuyorum.  Sızma örtüyor hepsini iki üç günlüğüne, sonra süzerek bir şişeye alabilirsiniz.  Tadarak anlıyoruz o süreyi,  neyi ne kadar koyduğumuza bağlı olarak değişecektir lezzetlerimiz.  

Benim naneli yağım bu minik kavanozdan süzülüp çıkmaya vakit bulamıyor.  Her yere kullanıyorum.  Sonra yine, yeniden..., nane benim, naneli yağı ben yapıyorum, el ne karışır.




* Kış oldu mu pazarcılar yeşilliğe su göstermezler, donmasın maksadıyla.  Kış pazarlarının en iyi tarafı bu.  Yeşilliklere dakika başında su püskürten marketsel mekanizmalar sinirlerimi bozuyor.  Tam elimi uzatmışım, bir demet turp seçmeye hazırlanıyorum diyelim, haydiiii dirseğime kadar sırılsıklamım. Başlıyorum turpuna da..., canım İcadiye Pazarı'm benim, işte bu yüzden.

Bunları da okuyun!


Naneli anlatılarımdan biri
Bir başka naneli yazım
Nane yağı:  Alternatif/bitkisel tedavilerde kullanımı için. Müracaat eczane, aktar... :)

11 Comments:

  • Hah bu naneli yağ işini tuttum, nane candır:) Sarmısaklı, biberlisini yapıp tüketmekteydim nicedir ama nanelisini akıl etmemiştim doğrusu. Şimdi buzluktaki turunç tırtıkları ve nane de girsin bakalım yağ kavanozuna. Balkondaki saksıda bitenler daha iyi olur di mi:)
    Sağolasın Oyacaaaan:))

    By Blogger Leylak Dalı, at 7 Şubat 2012 14:49  

  • Kimse salak yerine koyamaz sayın yazar, sanırsam 1 poşet karışık ve tazecik otlar giriyor eve. -Fazla para alıyosa onu karlı bi İcadiye yokuşundan aşağı atarım!-

    By Anonymous Adsız, at 7 Şubat 2012 15:52  

  • Olmaz mı? Ne yetiştirsek ellerimizle, daha iyi oluyor :) Az önce mis kokulu maydanozlarımla cızbız köfte yoğurdum. Dış mihraklı maydanozlarda nerede bu rayiha? Turunç tırtıkları da ne nimet ;) Afiyet şeker olsun.
    ----------
    Koyuyor vallahi. "Oğlum o paraya zamanında İcadiye'den ev alınıyordu," diyorum; cevaben, "Ablam evde 8 çocuk var, idare et," diyor! Edeceksin tabii, salaklık bazen güzeldir :)))

    By Blogger Oya Kayacan, at 7 Şubat 2012 16:26  

  • Türkiye'de zeytinin en değer açısından mekbul olanı Ayvalık zeytiniymiş, gemlik zeytini içeriği olarak zayıf kalıyormuş ama içine kullanmadan önce biberi koyarsan, besin değeri olarak eşitleniyormuş diye duymuştum. Nane de herhelde hoş bir aroma veriyordur. genelde yorum yazmıyorum ama sizi okumaya bayılıyorum

    By Blogger Defne Soysal, at 7 Şubat 2012 17:04  

  • Bu değerli bir bilgi. Geçenlerde, alışveriş sırasında izlediğim çift ısrarla Ayvalık sızması arıyordu. Eve gelince baktımdı meraktan; şimdi de sen yazınca... "Ayvalıkta kış aylarında yaşanan şiddetli poyraz ve karayel zeytin için en uygun topraklarla birleşince zeytinin kalitesine eşsiz bir etki sağlamaktadır." diyor internet ;)
    Değerli dediğim kısım, Gemlik yağına biber katınca Ayvalık yağıyla boy ölçüşebilmesi :)
    Buraya girip okuman önemli benim için, işin muhabbet boyutu da ayrı bir renk katıyor. Sevgiler Defne...

    By Blogger Oya Kayacan, at 7 Şubat 2012 18:43  

  • Oya, biberiye, azcık taze ada çayı, kekik sarımsak koyuyorum ben de tabii acı kuru biber ve deniz tuzu. Ama nane hiç aklıma gelmemişti oya. Bir de böyle denemeli.. sevgiler en kocamanından.. Ben de en çok limonata içine bol doldurup naneyi hapur hupur yemeyi severim..

    By Anonymous zerrin-misss, at 7 Şubat 2012 22:45  

  • Zerrin'ciğim, denemenin sonu gelmiyor mutfakta. Dün akşam haşlanıp didiklenmiş tavuk etlerini çevirdim naneli yağımda. Sonra da aynı tavada, artmış bulgur pilavını ısıttım. Biraz da sunumda görselliğe önem verince, yediğimiz artık bulgur pilavı yanında haşlanmış tavuk değildi :) Değişik lezzetli bütün sızmaları seviyorum ben. Nane daha keskin aromasıyla sıyrılıyor aralarından; hele de narenciye tırtığı ve sarmısak ve biber ve deniz tuzu da içindeyse ;))

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Şubat 2012 09:28  

  • Aceleden biber yazıp ye yi koymayınca böyle oluyor biber değil biberiye olacak. Sorrry

    By Blogger Defne Soysal, at 8 Şubat 2012 15:45  

  • Oya Hanım bayıldım yazınıza yine, ne çok keyif alıyorum sizi okurken. ben bu karışımı kekile, defne yaprağıyla yapıyordum. Bir de naneli, portakal tırtıklı yapayım çok merak ettim.

    By Blogger bilge ve annesi, at 10 Şubat 2012 11:00  

  • harika görünüyor, kokusu buraya kadar geldi. bence zaten bir evde taze nane maydanoz varsa güzel bir yemek çıkma ihtimali çok daha yüksek oluyor:)
    sevgiler.

    By Blogger alkım doğan, at 16 Şubat 2012 20:14  

  • E çok ilginç Oya.
    Salatalarda ne güzel olur.
    ben de yaparım.

    Bi de öperim.

    Ada kız ın annesi Çiğdem

    By Blogger Oglak Kizlari, at 21 Şubat 2012 13:06  

Yorum Gönder

<< Home