Çimleniyoruz...
Çeri çöpü, taşı toprağı, bendeki buğday böyle bir şey; pis. Yıllardır alırım. Yem diye satılıyor. Mısıra, ekmeğe ve de evde kursaklarına göre ne varsa karıştırıp veriyorum. Şimdiki meselem gagalılar. Eskiden Kimsecik ve Cancan için toprakta da yetiştirirdim. Bayılırlardı kıtır kıtır yemeye. Kedi otu diye sattıklarını umursamaz, buğday çimine yumulurlardı.
Derken geçenlerde, geç oldu ama uyandım. Bu buğday piyasaya insan canlısı beğenip yesin diye sürülmediğine göre, mantıken üstüne artı maliyet bindirilmemiştir. Yani kimyasallara maruz bırakılmamış, muhtemelen hayvansal gübre ile veya hiç gübre atılmadan büyümüştür.
Kendimi inandırdığım bu fikrimi beğendim ve buğdayı kuşlarla paylaşmaya karar verdim. Hani modası çoktaaan çıkmış, raw food akımı içinde beğenimize sunulmuştu. Köklendirmek / filizlendirmek fiilleriyle anılır olmuş ve hayli ilgi görmüştü.
Yapacağımız iş buğdayı canlandırmak. Sadece buğdayı değil, belki mercimeği, nohutu, fasulyeyi..., organik bellediğimiz neyse neyi iyice ayıklayıp yıkayıp basıyoruz suya. Ara ara suyunu süzüp tekrar yıkayıp temiz su koyuyoruz. Bu mesele çukur bir kapta da halloluyor ama ertesi gün olup da köklenme hali baş gösterince buğdayları daha rahat bir yerde, yayarak bırakmakta fayda var.
İki üç gün bekleyebiliyor yenilebilir kadar köklenmesi için. Bu süre içinde muhtemel küflenmeyi önlemek üzere elimiz değdikçe yıkayıp, üzerine bir tülbent örterek nemli nemli bırakıyoruz.
Bol kııvırcık, taze soğan ve maydanoz sevdiğim salata karışımlarından. Üzerine köklenmiş buğdayı da serpiştirince daha da güzel oluyor. Sabah kahvaltılarımda keçi peyniriyle de sevdim. Hani sevmese bile yer insan, C vitamini deposu mübarek.
Bir önemli notum da kedili evler ve insanları için. Toprakta yetişen buğday çimine pisiler bayılır. Sizler de beraber, çimlenebilirsiniz.
29 Comments:
Tam da iki gün evvel soya tohumlarımı(yeşil olanlar)aynı muameleye tabi tutmuşken bunu yazdın. İnşallah benim tohumlar içindeki suyu kaybetmemiştir ve filzlenir-na zamandan kalığını hatırlamıyorum bile..
Merciek de çimlendirmiştim ama buğdayı denemedim. Yarın bunu da denemeli. Her türlü otu her türlü şeyle yer ve bayılırım.
Mutfakta bir tek sebze/salata malzemeleri ile oynaşmak zevkli benim için:))
Ece
By Adsız, at 15 Mart 2012 15:43
ayyy annoyam okul günlerimi hatırladım ben de deneyim notiks de sever diyosun hem kuzuma da veririm
By Feride Nizamettin, at 15 Mart 2012 15:53
Ece'ciğim, endamından belli a canım, bir de bana bak ;)
----------
Tamam Pisik sen toprağa dik o zaman, yeşillensin. Okulda pamuk içinde yapardık ama çok kokardı :(
By Oya Kayacan, at 15 Mart 2012 16:04
Valla harika ,neden daha önce hiç düşnmemişiz ki annemde ilgilenir bu işlerle.
By Adsız, at 15 Mart 2012 17:02
Sizden çok şey öğreniyorum.
By Adsız, at 15 Mart 2012 17:32
Kızlarıma yapayım, böyle filiz halinde mi yiyecekler anlamadım ama:I
By Narince, at 15 Mart 2012 22:39
Bi<im Minnoş da yüzüne bakmadı dünya paraya aldığımız kedi otlarının. Japon şemsiyesi favorisi ama o da her zaman bulunmuyor. Daha önce de yazmıştın sanırım ihmal etmişim, yarın alıp ekeyim cam önüne.
By Boncukçu, at 15 Mart 2012 23:13
Kediler işi biliyor, buğday çimi veya suyu diye detoks programları satıyorlar. Kedicanlar ise kıtır kıtır yiyip kanı temizliyor. Biz de filizini yeriz artık:)
By Adsız, at 15 Mart 2012 23:59
ö_Ö
Ben de yapmalıyım!
Ne güzel bir bilgi verdiniz. Artık tırnaklarımın kırılmasının yanı sıra diş etlerimde de sorunlar başladı.
Beslenemiyorum.
By Jardzy, at 16 Mart 2012 07:47
Annene iş çıkaracaksın yani Ashley ;)
----------
Ben de adınızı, olmadı nick'inizi falan öğrensem bari...
----------
Necla'cığım, toprağın bir santim kadar altına serptiğin işlenmemiş buğday yeşilleniyor ve çayır gibi büyüyor. Kediler o yeşili yiyorlar. İnsanlar da aynı yeşili biçip yiyebiliyor.
----------
İnşallah sever Boncukçu. Ben bir kasenin otları sararmadan diğerini yetiştirmek için sürekli ekerdim :) Minnoş'u öpüyorum.
----------
Kediler..., doğa işini biliyor Gasilhane :)) Program falan anlamam, hepsi sahtekarlık, hepsi para tuzağı gibi gelir bana. En iyisi kendi gıdanı ayarlaman.
----------
Yapma Jardzy! Ya da gerekeni yap! Yani sizin oralarda kırlar, dağlar; çiçekler yapraklar otlar falan..., neler neler yoktur ki...
By Oya Kayacan, at 16 Mart 2012 08:17
Bende evimde saksı içinde buğday çimlendirmek istiyordum.
İşlenmemiş buğday derken neyi kasttediyorsunuz anlamadım normal aşurelik aldığımız buğday değilmi kullanmamız gereken buğday değilse nerede satılır bu işlenmemiş dediğiniz.
By hobilim, at 16 Mart 2012 10:51
Aşurelik değil Hobilim, yazdığım gibi taşı toprağı çeri çöpü içinde, kabuklu buğday. Tohum ve kuş yemi satan yerlerde mutlaka var. Bakkallarda bile var.
By Oya Kayacan, at 16 Mart 2012 14:48
Ellerine sağlık.
Bilmezdim ben kedilerin sevip yediğini.
Operim.
Hava güzel, parkta olması gereken anne Çiğdem
By Oglak Kizlari, at 20 Mart 2012 13:15
Beni de bu güzel havalar şeyediyor, kendimi eve sokamıyorum bir türlü ;) (Evde işleri olan Annoya)
By Oya Kayacan, at 21 Mart 2012 10:14
oya hanım blogunuzu merakla takib ediyorum.bu gün buğday aldım.filizlendirme işine koyuldum.ayrıca buğday çimenide deneyeceğim.raw food akımı içindede çok destekleniyor buğday çimeni ,size ve kedinize keyifli ve sağlıklı günler dilerim.
By metometin, at 27 Mart 2012 21:13
oya hanım , buğday alıp ıslattım.filizlendirme ve çimenleştirme deneyeceğim.bu fikir için teşekkürler.size ve kedinize keyifli ve sağlıklı günler dilerim.
By metometin, at 27 Mart 2012 21:20
Kolay gelsin Metometin. Afiyetle ye, afiyette ol ;)
Canım kedilerim Kimsecik ve Cancan artık maalesef bahçemde, derin uykudalar.
By Oya Kayacan, at 28 Mart 2012 10:24
Nerdesin Oyaaaa, yazı isteriz. Dön artık eve.
Bir düğün ve hazırlıkları dolayısıyla evde olan anne Çiğdem
By Oglak Kizlari, at 7 Nisan 2012 15:14
Kimlere çarpıyorsa piyango, mutlu olsunlar sevgili Çiğdem Anne.
Aklım başka yerlerde bu sıralarda. Başıma dönünce geri geleceğim :))
By Oya Kayacan, at 9 Nisan 2012 07:59
Oya, bak neredeyse bir ay oldu hadi..
Sevgiler
Artık endişeli anne Çiğdem
By Oglak Kizlari, at 20 Nisan 2012 20:46
İlginç tariflerinizi özlemişim. Uzun zaman oldu size uğramayalı!
By Ebruli, at 27 Nisan 2012 15:20
Oya Hanım, çok özlettiniz kendinizi. Haydi artık dönün bizlere...
Funda
By Adsız, at 2 Mayıs 2012 11:58
Azsss sooora ;)
By Oya Kayacan, at 2 Mayıs 2012 17:50
merak ediyoruz artık.
bir haber eyleyin, afiyette misiniz?
By Jardzy, at 8 Mayıs 2012 19:47
Şükür :) Aman ha susmasın blogun... AAnnoya! Şu bloglar aleminde benim tek eli öpülesi hocam aman çok uzun kaybolayın... Sevgilerimle :)
By Şirin, at 9 Mayıs 2012 13:51
YAKINDA BASAKLANIYORUZ DIYE YAZACAKSIN HERHALDE ANNOYAM??? OZLEDIK SENI VALLA YAAA...
BACAKSIZ
By Adsız, at 18 Mayıs 2012 22:03
annoya, 14 mayıs 2012 gece 20.45'te prensesi kaybettik :(
2 ay önce 2 van kızı getirtmiştim, o zaman 8er aylık 2 kardeş, şimdi 10 aylık oldular, destek oluyorlar bana, ama çokkkk üzgünüm. 14 yıl koyun koyuna yaşadık biz prensesimle. şimdi arka bahçede taş saksının altında ebedi istirahatgahında, ruhu da senin bebişlerin yanındadır herhalde. bir haftadır ağlaya ağlaya gözümde yaş kalmadı; oysa, hiç ağlayamazdım ben.
bu arada, o kadar uzun süredir yazmadın ki, biz sağlığını merak etmeye başladık.
birsen, mina ve sina(her ikisinde de i ve a'lar şapkalı-tuşumuz çalışmıyor)
By Birsen Şahin, at 20 Mayıs 2012 02:00
Oya abla nerelerdesin, iyi misin? Bir ses ver meraktayiz
Ozge
By Adsız, at 22 Mayıs 2012 00:23
Oyaaaaaaa? İyi misin.Özledim senin blog yazılarını okumayı
By Defne Soysal, at 27 Temmuz 2013 12:41
Yorum Gönder
<< Home