Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Ekim 22, 2005

Bugün bizde bayram

Sanki yerlerinizden fırlayıp koşacakmışsınız gibi buraya. "Heeey Annoya Annoya, neler oluyor burada? Bu nasıl kokudur böyle? Neler yaptın sen yine?"

"Bizim oğlanın aklı işte," diye başlayabilirim anlatmaya.


Bizim oğlan dediğim koca adam, yeğenim Aycan. Yemeyi içmeyi bilenlerden, çok iyi becerenlerden. Lezzetli evlerin içine doğdu. Annem Selma/anneannesi geleneksel lezzetler ustası, annesi/ablam Hülya sentez lezzet küpü, evlerinin içinde 40 yıldır dolaşan Firdevs "the Fifi" de ballı bir ahçı olunca... Üstelik Aycan'da teyzenin yarısına çekmişlik yani arayış hakim. Diğer yarısı keşifler oluyor ancak bizim çocuk mutfakta, espresso yapmanın ve özel soğutucusundan şarap çıkarmanın dışında pek bir işe yaramıyor.

Gelelim "Bu ev ne kokar böyle mis gibi?" sorunuza ve de yanıtlayalım efendim. Unutmadınız tabii narların ve ayvaların yanında yatan yemyeşil mandalinaları. Hani, "Bahçemizindir," demiştik ve de öylece bırakmıştık onları orada, nar suyuna ayva kaynattığımız yazının içinde.


Dün akşam Aycan'ın, "Oya, sen lezzetli çaylar da üretirsin istersen," şeklindeki öneri artı talebi geldi aklıma. Dedim ki mandalinalarım çaya karışsa sanki, veya bir yola çıksak bakalım akılda var bir, çay... Akılda olmayan ikiii, bu oluşacak lezzet başka nerelere girebilir ki?

Çok kısık bir fırın, 120 derece diyelim... İçinde bir tepsiye dizilmiş mandalina dilimleri, onlar da 4 taneydiler... Kuruyana kadar, yanmadan, galiba iki saate yakın... Bu iş dün geceden yapıldı. Sabah olunca kendilerini, 10 kadar karanfil tanesiyle birlikte, blenderin kuvvetli dişlerine teslim ettim. Bir toprak kap içinde yeniden fırına soktum, kısa bir süre için, içindeki nemi atsın diye. Zaten fırının kapağını açınca o nemin buharlaştığını ve bittiğini gördüm.

İşte taa oralara kadar gelen, ağzınızdan girip burnunuzdan çıkan o koku bu kokudur. Demledik çayımızı az önce, dayanamayıp öyle saat beşlere meşlere kadar. Çook iyi çooook. Daha da iyi olacak. Ne zaman? Çayla harmanlanıp birbirlerinin kokularını özümsedikleri zaman.

Haa, akılda olmayan neydi peki? Karnıbahar ve brokoliyi birlikte haşlamıştım. Suyu atılmadı. Nuar haşlanmıştı, onun suyu da bunun suyuna eklendi. Şehriye çorbası yapıldı. İçine bir tutam bu yepyeni keşfim olan baharattan atıldı. İçerken içine maydanoz kıyıldı. Limon sıkıldı.

Bir küçük kavanozda saklanıp etlerde, balıklarda, soslarda falan kullanılacaktır; akılda olmayan iki üç dört beş.....

Keyifli lezzetler bunlar.

Bugün bayram. Bizim evde.

2 Comments:

  • Annoya, sen neler yaptın yine böyle. Çengelköy'e kadar ulaştı kokular, söylemeden edemedim. Ellerine sağlık. Bu arada nasıl kıydında parçaladın o güzelim şeyleri makinede? Süs olarak koymak istedim görünce, salonun baş köşesine.

    By Blogger Doruk, at 24 Ekim 2005 10:48  

  • Burcu'cum, fotoğrafta gördüklerin kıyılamamışlardan! Ben de sakladım bir minik cam içinde mutfağa süs olsun, koksun diye... Soldaki minik şişede karanfille birlikte parçaladıklarım var.

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Ekim 2005 18:58  

Yorum Gönder

<< Home