Kedili Mutfaklar

Perşembe, Aralık 01, 2005

Kimsecik haberleri

Gün güzel, güneş sıcak. Annoya mor sepetimizi cam önüne koydu. Keyifteyim.


Oynasam mı acaba, yoksa tırnaklarımı mı törpülesem? Yoksa...

... yoksa en iyisi ciddi ciddi yatmak mı? Bu sefer kahverengi sepete girdim. Daha büyük ve daha rahat. Annoya yine gidiyor işte. Bizi öpüp öpüp koklar giderken. Şemşi'ye her seferinde tembih üstüne tembih eder. "Çocuklara aman dikkat... Kapılara pencerelere dır dır dır dırrr dddıııırrr. Tamam mı?" Annoya yüzüyor, geziyor, arada da çalışıyor galiba. Eve döndüğünde ben ve oğlum Cancan kapıda karşılıyoruz onu hep. Ellerindeki paketlere bakmak çok eğlenceli oluyor. Hiç eli boş gelmez zaten.


Akşam oldu. Annoya geldi. Sözde az yiyor ya, vallahi üç beş kişilik salata yaptı kendine. Üstüne ton maması koydu. Rakısını da yudumluyor bir taraftan. Neyse ki ton mamasından azıcık bana da ayırdı. Bana ve oğluma mama konusunda çok dikkatli davranır ya. Azar azar tattırır her şeyden. Buna da şükür.

11 Comments:

  • Veteriner çok haklı Mine. Benim bir lokmacık verdiğim de suda olan light. O lokmayı atıştırmazlarsa eğer ben yerken rahat vermezler malum... Yediğim her balıktan da birer ikişer lokma götürüyorlar tabii. O kadar olacak artık. Kimsecik de Mine Teyzesini çok seviyor olmalı ki, banyoda sabunlarının üzerinde yatıyordu geçenlerde!

    By Blogger Oya Kayacan, at 1 Aralık 2005 17:11  

  • Bu kadar keyifçi bir yaratık görmedim ömrümde, kime çekmiş acaba:)

    By Blogger Doruk, at 1 Aralık 2005 17:36  

  • cok guzel masallah ya,ben bu kedileri gordukce blogcularimda valla iyice sahip olasim geliyor..sevgiler...

    By Blogger Çileksuyu Sibel, at 1 Aralık 2005 20:57  

  • Verin çocuklara ton maması yahû, her zaman değil, arada bir. Benimkiler bayılıyor, haftada bir gün ''ton maması'' günümüz var. Aman Oya'cığım, nazar değmesin, dilimi ısırarak baktım vallahi resimlere:) Uzun ve keyifli bir ömür paylaşın birlikte...

    By Blogger Handan Demiralp, at 2 Aralık 2005 02:20  

  • Aaaaa Sibel, senin hala bir kedin bile yok mu? Nasıl da yakışır çilekli mutfağına... Düşünmekle bile kedili olmanın en önemli basamaklarını çıkmış sayıyorum seni...

    Burcu'cum Kimsecik böyle işte. Sefa kedisi. Eh sağolsun Annoya iyi bir örnek aynen teşhis ettiğin gibi!

    Versem de yemezler fazlasını Handan'cım. Izgara balık tercih ederler! Bu yapılan sırf şımarıklık, benim mamalarımın tadına bakacak ille. Ben de eskiden haftada bir ızgara ciğer (kara)günü yapardım. Kimsecik çılgına dönerdi. Artık yaşlandık Handan, mamalara çok dikkat ediyoruz, çoooook. Dilimi ben de ısırıyorum o yüzden sık sık.

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Aralık 2005 06:53  

  • off oya offf
    kedim hasta yine, 6 ayı geçti, dönemsel yaralar sürekli açılıyor. yine veterinerdeydim, parça alındı patolojiye gidiyor, salı günü sonuç gelirmiş. yazı yazmaya mecalim yok, birkaç saat önce parça almak için bayıltılmış halde gördüm, çok üzüldüm..
    güneş vurmuş kimsecikin üstüne, nazar değmesin dedim hemen içimden. kendinize çooook iyi bakın, hatta kalın desteğinizle n'olur

    By Blogger hera, at 2 Aralık 2005 14:57  

  • benim de kedim yok.

    By Blogger yuvakuran, at 2 Aralık 2005 15:13  

  • Hera çok üzüldüm. Bu sıkıntıyı en iyi anlayacak insanlardan biri de benim herhalde. Sana bir kere daha yazmış mıydım, Animalia'da İlhan Bey görsün mutlaka diye. O adamın bazı mucizeler yarattığına inanıyorum.
    Sen de lütfen o blogundaki güzel mutfak dileklerini ertele şimdilik. En iyi dileklerin artı benimkiler pisipisiciğin sağlığı için olsun.

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Aralık 2005 17:09  

  • Senin için üzgünüm Yuvakurannnnn. Kedisiz ev yuva bile sayılmaz.

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Aralık 2005 17:12  

  • sepetteki poza bayildim. Bu minnos baska bir minnos walla... cok sirin, minciklamak istiyorum :)

    By Blogger sumuklubocek, at 2 Aralık 2005 18:23  

  • Yaa sevgili İpek, kedicikler boyledir işte. Almayagör.
    Bir kaç yıl önce kedilenen bir arkadaşımın kediciği hastaydı. Arkadaşım çok acı çekiyordu. Bir taraftan da bana, "Hep mutluluklarını anlattın, hastalandığında bu kadar acı çekeceğimi söylemedin," diye kızıyordu. Simdi Hera'nın hissettikleri gibi.
    Bebeklikleri çok keyifli tabii, büyüyüp yaşlandıkça da acayip bir dostluk oluşuyor.

    Bana keyif verdin Sümüklüböcek. Bloguna da yazdım keyiflerimi. Mıncıkla kızımı mıncıkla, ben de ısırıp koklayıp dururum zaten onu, alışıktır.

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Aralık 2005 08:00  

Yorum Gönder

<< Home