Hafta bittiiii..., + likörler ne durumda?
Arka sıra soldan birinci bir litrelik bir teneke olup Şirinceli Candan kızımla birlikte Şirince'den İstanbul'a hayli yol katetmiş ve bana armağan edilmiştir. İçinde sızmaların en hasosu olan sızmasının koklanacak olan kısmından vardır. Üstündeki kedi magnet, tenekeye yapışık olarak gelmiştir yani armağana dahildir. Aşağıda sol ve orta sabunlar da armağandır. Mine'sinin ipekten yapılmış sabun kalbidir, Şirince'nin ilkel zeytin posası sabunu kalıplarıdır...; bir de zengin sabunu var aralarında, Fresh Line'dan havuçlu, aynen haftanın kâr listesindedir o da...
Likörlerim sıraya girmiş, şık şişelere aktarılıp içilmeyi beklemektedirler. Aşağıda likör konusunda daha açıklayıcı bilgiler verilmiştir. Birazdan okuyacaksınız. Hindistan cevizinin de müsait bir zamanımda etinden ve sütünden yararlanmak, belki onu da alkole atıp alkol manyağı yapmak istiyorum. Durun bakalım, pek yakında.
Ben hemen kapısında belirdim. Kocaman bir çorba servisi içinde olana göz koydum ama kısmet değilmiş. O çanak Ablam Hülya ile hafta sonu geçirmeye Sapanca'ya gitti. Ben sadece süslemiş bulundum. Kendime getirdiğimi yemelere doyamıyorum ve de kıyamıyorum, dolayısıyla bugün kalkıp yine anneme yollanıyorum. Teyzelerim de gelecek, hep birlikte aşure yiyelim olacak yani bugün.
Lahananın böylesi
Önce lahanamı haşlayıp limon ve sızma ile yerim diye düşünmüşken, ortaya acılı ekşili enfes bir turşumsu çıktı. Ortanca boy lahana altı dilime bölünüp tuzlu suda haşlanmaya başlamışkeeeen, içine kereviz sapları ve acı mı acı Urfa salçası katıldı. Yapraklar biraz yumuşayınca suyuyla birlikte soğuttum. Limon suyu ve sirke karışımını tadarak ağzıma göre ilave ettim ve de tabii ki bir sürü diş sarmısak. Biliyorum, çabuk turşu falan diye yapılır böylesi lahana turşusu ama suyunu bu şekilde kullanmazlar galiba. Yapraklar yumuşayınca alıp salamuraya koyarlar. Böylesi çok güzel oldu.
Burada hem Annoya'mızın aldığı arpalı buğdaylı karışım hem de zarfta satılan ithal kedi buğdayından var. O zarftan çıkanları almak kazıklanmaktan başka bir şey değilmiş diyor Annoya. Resmen buğday işte içindeki, kedi buğdayı da ne demekmiş? Bize de 'aportman görevlisi' İsmail almış, zevzek işgüzar n'olucak. Annoya'mız ne diyor, o gidip ne getiriyor!
Likörler ne durumda?
Oya kepçe oldu, fır dönüyor İstanbul kazanı içinde. İş var torbada!
Nar&votka&şeker ile kumkuat&votka&şeker üçlüleri o kadar lezzetli o kadar keyifli içimler oldular ki anlatılamaz.
Nar&grappa&çikolata&şeker işi de tamam. Grappa oldu enfes bir narlı çikolatalı grappa. Kuralsız bir karışım, keşif modları ayarlarımda yapıldı ama oldu işte. Kendi halinde erimeyen çikolata problemi, hafifçe ısıtılarak eritilip aşıldı.
Şimdi krema durumunu ayarlamanın peşindeyim. Sağolsun Londra’dan yazan Esin Ertaş, kulağıma kar suyu kaçırdı bu konuda. Çırpınca koyulaşmayan single cream ve tatlandırılmış condensed milk kullanarak başarılı olduğu bir tarif de vermiş.
Bir blok iyi kalite çikolatanın yarıdan fazlasını bain-mari usulü eritip 1 kutu single cream (185 ml çırpınca koyulaşmayan inceltilmiş krema) ile karıştır. Bir kutu tatlandırılmış condensed milk ilave et. Koyuca hazırlanmış ve soğutulmuş, bir çay bardağından az kaliteli kahveyi de ilave et ve arzuladığın ölçüde viski ile karıştır. İçine 1 kaşık sıvı vanilya özü (extract) ve 1 tatlı kaşığı badem özü ilave et.
Irish cream’i anımsatan enfes bir tat oldu ve en güzel tarafı bu likörün bekletilmeye ihtiyaci yok, buzdolabında soğuduktan sonra buzla servis, nefissssssss.. İki ay içinde bitmesi gerekiyor ama bende iki hafta ancak dayandı.Eğer condensed milk bulamazsan bence en iyi çözüm krema miktarını artırıp içine ayrıca şeker ilave etmek. Yukarıdaki tarifte şekere gerek yok çünkü condensed milk ve çikolata yeterince tatlılık veriyor, ayrıca bu yıl limoncello'm da harika oldu ama bence uzmansındır sen onda.
İşte bu ince ayarı alan ben, düştüm ince krema ile kalın süt peşine. İnce, çırpılınca kabarmayan kremadan tek anladığım, hani kahvelere koyulan minik kapsüller vardır ya, onlar oldu. Kalın sütün derseniz tenekesi bile gözümün önünde. Ama her ikisine de piyasadan el etek çektirilmiş, yoklar.
İşte böyle şimdilik likör hallerim..., de, madem Esin demiş ki, ben limoncello'nun uzmanı olmalıymışım, o zaman buyurun bu hiç şaşmayan limoncello tarifim. Malûm deneysel mutfaktır benim mutfağım, ölçülü biçili olduğundan vermemişimdir şimdiye kadar.
Dört limonun incecik soyulmuş sarı kabuklarını bir litre saf alkole veya votkaya atın. Alkol iyice renklendiğinde, yaklaşık 2-3 hafta sonra 250 gram şeker ve iki litre su ile iki saat kaynatın. Buzdolabında saklayın ve soğuk servis yapın.
Limoncello, sorbet gibi ana yemek geçişlerinde veya yemek sonrasında hazme yardımcı olarak ikram edilir.
Yani öyle gelişigüzel içmeyin!
Durum bu merkezde, kremoza arayışlara devam ve de hafta bittiiiii.
1 Comments:
Mine'si, konu komşu sağolsun bana da gelip gidiyor aşureler... En çok annemin aşuresini seviyorum ama. Her şey o kadar ölçülü, her zaman o kadar aynı lezzet ki... Benim içimde ölçüsüzlüğü / tarifsizliği kışkırtan bir cin dolaşıyor galiba. Tam şunu da şöyle yapmalıyım derken, cingöz cin başka şeyler yaptırıyor bana :~)) Memnunuz birbirimizden maalesef.
By Oya Kayacan, at 5 Şubat 2007 10:09
Yorum Gönder
<< Home