Kedili Mutfaklar

Pazar, Şubat 18, 2007

"Zeytinyağlı yiyemem aman..."

Madem bir sakızlı muhabbetti Hemera / Çiğdem ve beni tanıştıran, bizi kaynaştıran, buyrun bende yok yok. Bu güzelim minik tabağın içinde okla işaret ettiğim sevimli bir sakız ağacı var. El dekoru, imzalı üstelik. Yeğenim Aycan ve gelinimiz Nurcihan'ın git-gel Sakız Adası iki gün turlarının birinden gelmişti bana. Hafta sonlarına iyi geliyormuş, diyorlar bu ada için...

Neyse, işte o tabağa aldım yağlarımdan 1/42 olanından bir miktar. Lezzetini bozmamak için sahibinin sesini dinleyip azıcık tuz ve karabiberle çeşniledim. Yedim gördüğünüz gibi. Kızarmış esmer ekmeğimle yedim. Zor tuttum kendimi kocaman bir ekmek yoğurmamak, sıcak sıcak bandırma durumları yaratmamak için.

Bu olay öğlene doğru olmuştu. Akşam üzeri de pastırmalı yumurta meselesini hallettim. Çok canım istiyordu, uzunca zamandır isteyip duruyordu; yaptım işte.

Kızarmış ekmeğimi sızmayla ıslatarak, üstüne gördüğünüz gibi bahsi geçen malzemeyi yerleştirdim.

Yaptım işteeee, pişman değiliiiiim.

Haaa, başlıktaki güzelim bir Ege türküsüdür. Hem Yunan söyler, hem Türk söyler.

"Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman, senin gibi cahile ben efendim diyemem aman...", dese de yalan söyler.

13 Comments:

  • Mine Hanım ben sizi televizyonda gördüm! Anneme de dedim, bak tarçınlı sabun hediye eden Mine Hanım TV'de!
    O program her zaman mı var, yoksa size denk mi geldik konuk olarak?

    Zeytinyağlılara ise sözüm yok. Deniz börülcesi, sarımsak, sızma...Mmm...İstanbul demek benim gözümde.

    By Blogger Ezgi, at 18 Şubat 2007 19:57  

  • Mine'si üzgünüm, sen anladım...
    ----------
    Ezgi'ciğim, nereden çıktı şimdi bu börülce meselessi?

    By Blogger Oya Kayacan, at 19 Şubat 2007 01:07  

  • Zeytinyağlıda yerim, tereyağlıda .. ama cahile efendim demesem :))

    By Blogger limoncicegi, at 19 Şubat 2007 17:50  

  • Limon Çiçeği, amman haa :~))

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Şubat 2007 08:09  

  • İyi yapmışsınız, ben de olsam ben de pişman olmam:)

    By Blogger cenebaz, at 20 Şubat 2007 09:37  

  • Ah be Oya abla.. o kızarmış esmer ekmek, o karabiberli tuzlu zeytinyağı, hem de o sevimli sakız ağaçlı tabağı görünce nasıl oldum biliyor musun şimdi?
    Egemi özlediiiiim...

    By Blogger Sibel, at 20 Şubat 2007 17:38  

  • Zaten bu yolun dönüşü yok Çenebaz, hiç pişmanlık da kaldırmıyor. Afiyette olmaya bakalım...
    ----------
    Sibel'ciğim, özlenmez mi Ege, çoook özlenir, burunda bile tüter... İstanbul'da mutlu bir Egeli görmedim ben hiç. Ben de Çeşme'nin o eski bomboş halini özlerim hep. Altın Yunus'a inerken sol köşedeki köy evini. Kerşı komşunun tütün bahçesini...
    Ancak ben gerçek bir İstanbul çocuğuyum. Burada çok mutluyum yani.

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Şubat 2007 20:07  

  • Afiyet olsun Oya Hanım :) Hazır siz bu zeytinyağı mevzusuna sıkı bir giriş yapmışken, "sızma zeytinyağının ısınmaması lazım, dolayısılya pişirirken kullanmayın, ancak soğuk ekleyin" ifadesi doğru mudur, yoksa bir şehir efsanesi mi? (Araştırmadan işin kolayına kaçtım biliyorum ve çok özür diliyorum. Ama hani biliyorsunuzdur diye de size sormadan geçemiyorum)

    Sevgiler,

    By Blogger Sndrfknella, at 21 Şubat 2007 01:10  

  • Adını yazmayı denemedim bile :~} Soruyu sana yanıtlayacak işin erbabı da çıkmalı ama benim tercihim, ilk sızan yağları (ki Çiğdem 17 Şubat yazımın içinde yapımını çok güzel tarif etmiş), kesinlikle çiğ kullanmak. Piyasa kalitesinde ama nispeten pahalı sızmaları her yemekte pişirerek kullanıyorum. Bu bir fi tarihinden İtalya alışkanlığım. O zamanlar Türkiye zeytin yemeyi bile bilmiyordu, değil doğru dürüst yağ üretmek. Tariş'in yağlarını İzmir'den alırdı annem!!!
    Lezzetli yemekler olsun...

    By Blogger Oya Kayacan, at 21 Şubat 2007 09:42  

  • Sndrfknella' cım (inşallah doğru yazdım :-)) Bu konuda rivayet muhtelif. Zeytinyağının içindeki bir takım "antioksidan"ların etkisini kaybettiği söyleniyor. Ancak ben denedim yemekte bir çiğ yağ tadı oluyor. Ben de salatada ve peynirin üzerinde hatta tek başına yiyerek yeterince aldığıma karar verip yemekleri geleneksel yöntemle pişiriyorum. Kesinlikle çok daha lezzetli oluyor.

    By Blogger Çiğdem, at 21 Şubat 2007 13:40  

  • Zetinyağ muhteşem . tabakta ki sakız ağacıda ..Bodrum da kocaman bir sakız ağacı görmüştük ,muhteşemdi.. afiyetler olsun..sevgiler..

    By Blogger Ferhanca, at 21 Şubat 2007 23:53  

  • Zeytin ve sakız kuvvetli konular değil mi? İki güç birleştiğinde de müthiş oluyor. Sabunda tatbikatını Mine yapıyor. Ben de zeytinyağlı sakızlı kurabiye biliyorum :~)

    By Blogger Oya Kayacan, at 22 Şubat 2007 09:15  

  • Sevgili Oya ve Çiğdem. Bana kısaca Sinder diyin gitsin :) (benimki kendi çapımda külkedisi sendromuna tepki... yok böyle birşey) Açıklamalarınız için çok teşekkürler. Bana sızma Datça'dan geliyor, ama ilk sızan yağ mı yoksa değil mi bilemiyorum. Yağcı amca pazara getiriyor, annemler de alıp bana getiriyor :) Bitince, yeni tertip gelinceye kadar ben de Tariş'in sızmasıyla idare ediyorum. Uzun zamandır yemeklerimi bu yağlarla pişiriyorum, ve tadını da-başlarda yadırgasam da-pek beğeniyorum :) Tek endişem ısınan sızmanın yarardan ziyade zarar olmasıydı, ki anladığım kadarıyla korktuğum kadar değilmiş. O zaman hemen dolabı açıyor, bir güzel dün akşam mis gibi sızmada şöyle bir kavurup sarımsaklı yoğurt ve azıcık tuzla karıştırdığım rendelenmş kabaklarımı yemeğe gidiyorum. (rejim olayı)

    Sevgiler,

    By Blogger Sndrfknella, at 22 Şubat 2007 20:27  

Yorum Gönder

<< Home