Sosyete hamsisi varmış da haberim yokmuş. Belki hamsinin de sosyetesi vardır, onu da bilemiyorumdur. Supermarkette durup bakındım etrafıma almadan önce. Olur ya, biri çıkıp itiraz edecek olur, "Hem sosyete değilsin, hem hamsisini alıyorsun," der. Ne cevap vereceğim o zaman?
Ben noodleüstü yapıp yedim, bir şeye benzemedi.
Sahi sosyete neye benzer?
Nişantaşı'ndan geçilince Kürşat'a uğranmıştı. Domates kuruları kiloluk şekliyle alınıp getirildi eve. Yanısıra alınanlar arasında kapari, makarna sosu falan da vardı. Ve fakat, City's uğranılmadan geçilmişti.
Hafta içinde Hayati Kaptan'lara gidilmiş, Arzu kızımın yaptığı ekmek sadece orada yenmekle kalınmamıştı tabii. Yanına kocaman bir kavanoz zeytin de katık olarak katılıp, diş kirasının fevkinde bir koli yapıldı. O da eve getirildi.
Ekmek, domates~kırmızı biber~sarmısaklı yapılmış, enfes. Evde abaza peynirim var. Yolda hayaller kuruyorum, hayallerimde işte aynen şöyle bir tabak var.
Kızaran ekmek dilimlerimin üzerine, kenarına falan domates ve zeytinlerimin içinde yattığı sızmalardan koyulacak. Tabii o domateslerden ve o zeytinlerden de alınacak tabağa. Abaza peyniri dilimlenmiş ve sarmısak dişleri ufalanmış olacak. Italian Seasoning denen ot kuruları gezdirilecek hepsinin tepesinden. Koy rakıyı Annoya şeklinde, kocaman bardakta bol buzlu. Git otur Tarihi Yarımada'nın camilerine karşı, sarayına karşı duran sedirin üzerine. İncecikten bir müziğe kaptır canını. Düşüneceğin neler neler vardır kimbilir, düşün düşün.
Boktur işin.
Haydi bir daha, nar suyunda ayva şeyi yapalım. Yani ben yine yaptım, siz de yapın. Nar suyu çıkarmanın yeni bir yolunu denedim bu ara. Nar taneleri püre aleti ile eziliyor. Kolay iş mi peki? Eh işte, narları Şemşi ayıkladığı için biraz daha kolay geldi bana! Ayvaları da daha kolayına kaçıp bızzzzt aletimin içinde parçaladım. Hani o tepesinden ittirip kaktırıp dilimlettiğim aletten veya rendelemekten daha çabuk ve irili ufaklı parçalar halinde çok hoş oldu.
Geceden nar suyu ve şekere bastığım ayva parçacıklarını sabahın erken saatlerinde kaynattım. Kavanoz mavanoz ne buldumsa doldurdum içlerini, akşam ben dönene kadar soğur onlar. Benim güzel oğlum Cancan'ım burnunu sokmasın diye, evden çıkmadan bir de tülbent örttüm üzerlerine.
Tülbent, Fransızca'dan Türkçeleştirilmiştir. Fransızcası türbandır. Yazılı ve görsel basında, bilmeyenler öğrensin diye RTE'ce defalarca tekrarlanmıştır.
Gün gelecek de benim reçel kavanozlarım oyalı türban mı takacaktı?
Kim derdi?
Başbakan Erdoğan, türbanla ilgili İspanya'da yaptığı açıklamalara gelen eleştirilere Ankara Esenboğa Havalimanı'nda yanıt verdi. Erdoğan, "Meydan Larousse göre, türban, her çeşit yumuşak kumaştan, kenarsız kadın başlığı. Tülbent, Fransızca türban; başörtüsü. Kadının saçlarını kapamak için başlarını örttükleri, işlemeli veya düz bez, eşarp… Bunları ben söylemiyorum, meydan Larousse söylüyor" dedi.
8 Comments:
Oya abla,
Ben de Murat Bardakci'nin Ithal turbanin kisa tarihi adli yazisini okumustum (http://www.haberturk.com/haber.asp?id=46557&cat=230&dt=2007/12/05)
Bu kavram, 18. asrın sonlarında Fransa’da, Osmanlı İmparatorluğu’nun Paris elçisi Moralı Esseyid Ali Efendi’nin sarığının Fransız hanımlara verdiği ilhamla ortaya çıktı.
Paris sosyetesi, şıklığıyla dillere destan olan Osmanlı elçisini davet edebilmek için birbiriyle yarışır olmuştu. Ali Efendi davetleri hiç reddetmiyordu, hanımlara karşı gösterdiği nezaket dillerdeydi ve hanımlar, Ali Efendi’nin başındaki sarığına, elindeki çubuğuna, yürümesine ve etrafı selâmlamasına hayrandılar.
Derken, Parisli hanımlar 1790’ların sonunda Ali Efendi’nin sarığına benzer şapkalar takmaya, saçlarını kıymetli kumaşlarla sarmaya başladılar ve bu yeni moda “türban” adını aldı. Sarıkta kullanılan, bugün “tülbent” dediğimiz ve Farsça aslı “dülbend” olan kelime Fransızca’da “turban”a dönüverdi!
Bak turban da Fransiz sosyetesinden gelmis :) Cok ansiklopedik gordum RTE'i bu arada.
By ycurl, at 19 Ocak 2008 21:50
Curly'ciğim, arama motorlarında turban, ilk sıralamada Vikipedi ile şu bilgiyi veriyor.
“Türban sözcüğünün 'baş örtüsü' anlamında kullanımı için "Baş örtüsü" maddesine, örtünme ve ilgili hususlar için "Tesettür" maddesine bakınız.”
Uzun lafın kısası.
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrban
Sevgiler
By Oya Kayacan, at 20 Ocak 2008 10:34
Bizler Asyanin Boz kirlarindan geldik neymis o turban filan.Olacaksa illada Burka.
Ne günlere kaldik.Valla bir haftalik Ayva receli kaldi iyiki hatirlattin can kardes.Bitmeden takviye yapmak lazim.
Saglicakla.
By ERDIL, at 20 Ocak 2008 11:43
Varsın zoraki örtülenler onlarla sınırlı kalsın; umudumuzu yitirmemek üzere gereken tüm enerjiyi barındırıyor gibi; sirin mi sirin kavanozlarınız...
Size bir mail yollamıstım; gördünüz mü bilemedim.
Sevgiyle kalın...
By Adsız, at 20 Ocak 2008 17:01
Hmm evet ama vikipedi guvenilir bir kaynak degil ki! Sonucta acik bir yazilim oldugu icin istedigin konuda sen de istedigin bildiyi girebilirsin. Vikilerin ozelligi bu. Hatt okudugun yaziyi kaynak olarak yetersiz bulursan yorum bile birakabiliyorsun.
By ycurl, at 20 Ocak 2008 20:13
Ayva reçeli hiç akıldan çıkmaz ki Erdil Bey. Afiyet olsun. Ha yaaa burka daha da şık.
----------
Gül almışımdır belki ama tanımadığım isimleri silerim veya istenmeyenler arasına girer. Çok üzüldüm, belki belli bir konu yazıp tekrar gönderirsin :~}
Kavanozcuklarım için teşekkürler.
----------
Curly'ciğim çok haklısın, doğrusun. Dediğim "uzun lafın kısası", *turban bu şartlarda tanımlanabilir ancak* diye düşüncemi belirtmek için kullanılmıştı. Yoksa Bardakçı'nın verdiği bilgi ve RTE'nin ansiklopedik alıntısı mutlak varittir 8~]
By Oya Kayacan, at 21 Ocak 2008 09:28
Annoyam, Bu Nişantaşı Kürşattan ben de almak istiyorum domates kurusu. Sen ondan aldığına göre kesin dünyanın en şahane domates kurusunu Kürşat satıyodur.
Telefonla sipariş alıp ya da maille, kargo ile gönderir mi dersin Zonguldak'a??ece
Eğer gönderirse, nasıl iletişime geçerim yol gösterir misin? Zahmet vermek istemem fakat.
By semiramis, at 25 Ocak 2008 20:32
www.kursat.com.tr adresinde istediğin bütün bilgiler var sevgili Semiramis. Hatta daha daha çok keyifli ürünler bulup ısmarlayabilirsin oradan. Ben dükkana uğrayınca acayip alışveriş yapıyorum. İçeriğiini bir gör istedim. Zeytinyağları konusunda bilgim yok sadece. Malum dostlar sağolsun! Diğer kullandığım malzemelerine doğrusu kefilim...
İstersen oradan beğen ve kayacanoya@gmail.com adresime, ev adresini yaz. Ben sana göndereyim. Hiç zahmet olmaz. Sevgilerimle...
By Oya Kayacan, at 26 Ocak 2008 12:34
Yorum Gönder
<< Home