Kedili Mutfaklar

Pazartesi, Ocak 21, 2008

Keşkek buna desinler...

Buğdayı suya basan Ablam Hülya. Tamamiyle tesadüf olmuş, gözlüğü burnunda olmadığı için esmer pirinç niyetine... Bu durumlarda çevirirsin kazı yanmaz, değil mi? İçinde pilav pişmesi gereken tencere aşure tenceresine döndürülür mesela hemmencecik. Üstelik tam da Muharrem.

Ablam Hülya böyle yapmadı ama, elime bir torba şişmiş buğdayı tutuşturdu, “Al ne bilirsen yap.” Muhtemel bile değil, kuvvetle kuşlara vereceğimi düşünmüştür.

Bilmediğimi yaptım. Bir nevi keşkek, ki hay yapmaz olaydım. Bu mudur yani? Hafızalardan bütün keşkek tariflerini silip, yerini almaya münhasıran aday yegâne tarif bu mu olacaktır?

Şu benim elektrikli ocağın 1’i devrede, kısık kısık pişedursun gece de var gündüz de. En büyük tencerem üstünde, bol suda buğday içinde. Şişti de şişti buğdayımız, 1’i sıfıra aldık, kapağı sıkıca kapalı sıcak ocağın üzerinde bıraktık buğday tenceresini.

Kuru patlıcanlarım var. Soyulmuş, ahtapot gibi bacak bacak kesilip ipe dizilerek kurutulmuş. Onları da suya bastım az tuz az sirkeyle. Sabah ola hayrola.

İki koca but haşlandı tavuktan, içinde sevdiğim her ot ve yapraktan bol bol var. İki soğan ve hayli sarmısak, tuz karabiber de tabii. Butlar dağılır gibi olunca kemiği ve derisinden ayrılıp tencereye. Suyunu da tel süzgeçten geçirerek doğru buğday tenceresine.

Soğandı sarmısaktı ottu filan, iyice eziliyor bu ara süzgecin içinden tencereye. Ooooh, nefis ki lezzeti, müthiş. Patlıcanlar da aynen aynı yere ve de zar zar kesilip kurutulmuş biberlerim acılı macılı.

Bundan sonrası için demedi demeyin, kol kuvvetine güvendiğiniz bir yedek oyuncu bulundurun civarda. Kısık ateşte et liflere ayrılana, buğday bulamaç olana kadar tahta kaşık çevrilecek, karıştırılacak da karıştırılacak.

Öyle ağırlaşacak ki, artık keşkek mi kolum mu bilmem, pes edilip kapatılacak altı. Derinin koyverdiği yağ miktarı bana yeterli geldi, hariçten yağ kullanılmadı. Tadı tuzu ayarlandı, son son yine karabiber çekildi taze taze.


Adettendir diyerek içine nohut da katılabilirdi, katılmadı. Ceviz süsü yakıştı. Baktım ki çok yakıştı, yerken içine de katıştı. Tabaklara doldurup komşu kapılar da dolaşıldı. Herkes pek sevindi. “N’eoo canım öyle aşure de aşure, valla pek iyi akıl etmişsin Oya’nııım,” denildi.

İçindeki biberlerin acısı yetmeseydi eğer, üstüne üstüne yağda kızdırılmış kırmızı biber de döksem iyi olurdu.

Yazın kenara, bundan böyle keşkek buna diyecekler.

İddiaaalıyım yani!

11 Comments:

  • Oyacan,
    Görünüm harika ötesi yaw...
    Mahsus yapıyorsun di mi?
    Gelemiyoruz diyeeee...
    minesi

    By Anonymous Adsız, at 21 Ocak 2008 15:44  

  • Ya Oya yaaaaaaaaa :)

    By Blogger Çiğdem, at 21 Ocak 2008 16:32  

  • Kayinvaldem de keskegi tavukla yapar. Uzerine kizdirilmis tereyagi ve biber doker. Ilk onda yedim, cok sevdim, ama kendim yapmaga da cesaret edemedimdi. Simdi senden turlu turlu fikirler aldim, dolapta bugday da olunca heveslendim. Belki Yurdaer'e bir surpriz yaparim bu hafta.

    Her yaptigin gibi bu da degisik ve sana ozgu, Oya. Ellerin dert gormesin.

    Sevgiler,

    By Blogger zinnur, at 21 Ocak 2008 19:48  

  • Gelin o zaman Mine'siiii...
    ----------
    Eveeet Çiğdeeeeeem yaaaa 8~}
    ----------
    Kendi yapacağımın yapılanların en güzeli olacağını tahmin etmezdim doğrusu Zinnur'cuğum. Hani keşkek çok lezzetlidir, herkes bilir. Ancaaak içine şu patlıcan biber ve ceviz girince bir oldu ki, insanı hoplatıyor vallahi. Kayınvaldenin tereyağı biber gezdirme adetini ihmal etme tabii. Ben de ikinci taamımda ekledim doğrusu, ceviz ve kızmış biberli yağ katkısıyla sanki değişik bir çerkez tavuğu gibi de oluyor. Hadi bakalım kolay gelsin.

    By Blogger Oya Kayacan, at 22 Ocak 2008 09:34  

  • Ev-yuva-fabrika-sıkımhane-fabrika-yuva-fabrika-ev...

    Günlük rutin rota böyle. Bizim köydekilerin orucu pazar öğlende bitti. Geçen yıl ilkini yapmıştık bu yıl 2. geleneksel :) nohutlu pilav üzeri tandırımızı yedik. Afiyet oldu. Neredeyse dün niyeti bozup keşkek yapmaya soyunuyordum ama... malzeme ve saha yetersiz kaldı :)

    Kargo meselesi hallolmuştur umarım. Söz verdiğim mucizeyi daha sonra anlatacağım.

    By Blogger Çiğdem, at 22 Ocak 2008 16:43  

  • ben keşkeki tanımam, şimdi tanışıyoruz, pek güzelmiş. ancak annemin kemikli etle yaptığı bir yemek vardı da biz ona buğday pilavı derdik, belki o da bir keşkektir. şu karıştırma işi gözümü korkutuyor, bileklerim pek halsizdir ama deneyeceğim sizinkini, çok lezzetli bir görüntüsü var.

    elinize sağlık.
    sevgiler.

    By Blogger endiseliperi, at 23 Ocak 2008 11:17  

  • İş artı çocuk olunca hayat bu Çiğdem'ciğim. Yine de on parmağında kırk marifet maaşaaalah...
    ----------
    Yazdım ya yedek oyuncu gerek çevirmeye diye sevgili Peri 8~} Ben de bilmezdim doğrusu, anne mutfağımda kaynayan bir tencere değildi keşkek. Zamanla yemek merakım getirdi beni buralara. Sen de bir gaza gelip yapacak olursan evde sevilecektir mutlaka.

    By Blogger Oya Kayacan, at 23 Ocak 2008 13:15  

  • Mugla'da misafir oldugum ve hayatımda gördügüm en güzel dügündür dediğim bir köy dügününde, tüm köye ikram edilen kazanlardan tatmıştım ben de keşkeği. Orada kuzu etiyle yapılmıştı ve ben kuzu etini pek tolere edemediğimden, fazla yağlı-ağır gelmişti bana. Ardından Aydın'da canım-ciğerim arkadaşımın anneciğinin evinde dana etiyle yapılanını yedim ve bayıldım. Bu tarzı da sayenizde cesaret edersem ben deneyeceğim. Kediciklerimi beğenmenize çok sevindim. Sevgilerimle...

    By Anonymous Adsız, at 23 Ocak 2008 13:39  

  • Of of of,
    ne yapmalı , ne etmeli.
    Aşureleri pişirdik dağıttık, şimdi birde keşkek mi dağıtsam acaba:)
    Kendime müslüman olsam da dağıtmasam diyeceğim ama bu seferde diyeti bozup verilen kiloları bir çırpıda geri almak var.
    Ya tadı damağımda kalırda durmadan canım keşkek çekerse?
    Gel çık işin içinden

    By Anonymous Adsız, at 23 Ocak 2008 14:30  

  • Demet'çiğim, keşkek galiba Anadolu'nun mozaik yemeği. Dağ bayır, her yerde bir şekilde yapılıyor. En çok konuşulan keşkekler kuzu gerdan ve tavuklusu galiba. Bu da bizim Annoyaköy'ün keşkeği.
    Kedicikler muazzammmm yaaa.
    ----------
    Sevgili Nüket, gel senede bir güne bağlayalım şu keşkek işini. Aşure misali.

    By Blogger Oya Kayacan, at 23 Ocak 2008 14:42  

  • Muharremin 10'unda aşure,
    20'sinde keşkek dağıtmalı bundan sonra demek ki...
    Çok fena kışkırtıcı bir görüntü bu, madem diyeti bozduracak o halde ben biraz daha şımarıp kırmızı biberli yağ ve kavrulmuş cevizle süslerim , incecik kıyılmış maydanoz ve dereotuda koyarım üstüne tam olsun:)))

    By Anonymous Adsız, at 23 Ocak 2008 14:50  

Yorum Gönder

<< Home