Kedili Mutfaklar

Salı, Şubat 19, 2008

Tavuk suyuna, yufkada pazı paparası

Pek seyrek ve ancak tadımlık yiyebildiğim iki lezzet takılır hep aklıma. Yediğim yerler bilinçli yapıldığı yerlerdir. Gırtlak düşkünü foodie güruhundan olsun, gourmet tarikatlarından olsun misafirlere sunulmak üzere özel sipariş edilen yemeklerdendir. Özel ahçılarca pişirilip kotarılmıştır çoğunlukla.

Kimine sorsanız saraydan çıkma, kimine göre de doyumluk Anadolu aşıdır bunlar. Bunlar dediğim tirit ve paparadır. Her ikisi de sanki aynı kapıya çıkar. Özleri artmış kurumuş ekmektir, her ikisi de artık ekmek aşıdır. Tatları ne kadar az sulandırılmışsa o kadar leziz etsuyu ile zengine, sade suya da garibana hitabeder. Aranan tadı bulmak için etten kemikten bacaktan tavuktan; ne bulunursa suyu çıkarılarak, eti didiklenerek yararlanılır.

Papara yemenin sarmısaklı yoğurtla olan hali, insanın ciğerine işler. Üç gün kurtulamazsın ne burnuna tüten kokusundan, ne de ağzında kalan cilasından. Paça tiridi derler, içine ekmek salınmış paça çorbası olur, yine bol sarmısaklı ve de sirkeli.

Düğün tiridine düğünde, bayram tiridine bayramda banılır. Güzeldir türküsü. Tosya/ Kastamonu'dan, mandaların söğüt dalına yuva yaptıkları çevreden çıkmıştır ama hemen her yörede söylenir. Alegorinin böylesi bence görülmemiştir!*

Tirit mi papara mı, ne derlerse desinler niyetine yaptığım bir yemek var. Börek demek de size kalmış. Tepsinin dibine bir yufkayı büzüştürüp içini doğranmış pazı yapraklarıyla doldurdum. (Anadolu adetlerinde zaten kuru yufka çok kullanılırmış paparalarda.) Haşlanmış tavuk parçaları, pat pat kırılmış dört yumurta, bol taze çekme karabiber.


İkinci yufkayı da örtüp kapatıyorum üstünü. Çereotu istiyor canım, serpiyorum, yine karabiberi çekme... Sonra verin tavuk suyunu, öylesine bol öylesine bol ki taşacak gibi neredeyse tepsiden. Fırın kızana kadar beklesin öyle ve girsin kızarsın.

Çeşit çeşit yersiniz artık. Fırından ilk çıkışında sulu sulu gerçekten tam tiritmiş/paparaymış gibi yersiniz. Oh ne alâ ne alâ, Annoya sebzeli paparayı keşfetmiş dersiniz. Kendini az toplayınca yoğurt ve taze sarmısakla tavsiye ederim ki, bana hayır dualar edersiniz.

Daha nasıl nasıl yapılır bu çeşit?
Nasıl yapılmaz ki? Çoook. İlk işim yufkayı sade soğanla doldurup et suyuyla denemek. Soğan çorbası lezzetinde tiritmiş gibi bir börek olacak.

Çok kötüyüm çok.

Sahi simit tiridi yediniz mi hiç?


* http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=150393 adresinde türkünün hikayesi var.

10 Comments:

  • Oya canim, harbiden kotusun :). Simdi gurbet ellerde, yufka bulcam diye bu kutup sogugunda taaa nerelere nerelere Iranli marketlere yufka almaya gidilmez. Ama Italyan makarna hamur acma aletini cikarsam, incecikten hamur acsam... soyle tam undan... o hamur seritlerini yanyana buzus buzus dizsem... hmmm, olur olur... Yaptim gitti!
    Zeynep B.

    By Anonymous Adsız, at 19 Şubat 2008 20:39  

  • Olur tabii olur. Daha kolayı lazanya ile olur. Daha daha kolayı dediğim gibi ekmek artıkları ile olur. Ekmek artıkları ile olan sufle gibi olur hem de. Kolay gelsin Zeynep'çiğim, afiyet olsun.

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Şubat 2008 08:17  

  • Annem Şileli benim.
    Çocukken rahmetli dayım orada otururdu ve biz her yaz mutlaka 1 hafta dayimlarda kalırdık. Ve her gidişimizde en yakın kümesten besili bir tavuk alınıp kesilir , fırınlanmış köy yufkası eşliğinde nefis bir tavuksuyuna tirit sofrası kurulurdu. Şile deyince anılarımın arasından ilk sıyrılan yemektir tavuk suyuna fırında yufka tiridi. Eh tabi Oya Karacan farkıyla içine pazılar yumurtalar girince bu lezzetin karşısında pek durulmaz gibi geliyor. Eksilmez bu bendeki 8 kilo fazlalık. Bu sayfalar çok tehlikeli çokkkk...:)

    By Anonymous Adsız, at 20 Şubat 2008 10:32  

  • Aklıma gelmişken eklemeden geçmeyeyim dedim. Pazı ve ıspanağa pastırmanın lezzetini çok yakıştırırım ben. Şöyle bir kavurup fırın kabına döşenmiş ıspanak yada pazı'nın üstüne serpiştirilmiş pastırma dilimleri ve üstünde kızaran kaşarla lezzetlenen beşamel sosla çabucak ve lezzetli bir ara sıcak yaparım çoğunlukla. Ondan yola çıkarak bu tiritte kullandığımız pazıların arasına birkaç dilimde pastırma didiklesek diyorum sevgili Oya Karacan:))
    Ne dersiniz?

    By Anonymous Adsız, at 20 Şubat 2008 15:37  

  • Benim de çok hoş Şile anılarım vardır çocukluğumdan; günlük yumurtalı ve henüz sağılmış sütlü sabah kahvaltıları ile... Söylediklerinin altını hiç düşünmeden imzalıyorum. Pastırma ıspanak beşamel üçlüsüne bayılırım. Pazıların içine de pastırma yakışır tabii. Veya neden tiridin ıspanak ve pastırmalısını denemiyorsun ki? Ne diyeceğim Nüket'çiğim, Allah derim....

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Şubat 2008 19:18  

  • Sanatçı Annoya'dan;
    Yemek Proje-Tasarım-Tanzim Sanatı...
    Blogunuzu yüregimde binbir türlü isimle adlandırmaktayım. Afiyetler olsun size, ama sizin anlatımınızı dinlerken, resimlerinizi izlerken emin olun; yerken sizin aldığınızdan daha da fazla ben keyif alıyorum yarattıklarınızdan.
    Sanatçı ruhlu insanın kedisi de tabii ki "artist" olacaktır.
    İkiniz de öpüldünüz...

    By Anonymous Adsız, at 21 Şubat 2008 13:40  

  • dgül ben .....
    :)

    By Blogger dgül, at 21 Şubat 2008 13:41  

  • Demet'çiğim, ne güzel yakıştırmalar bunlar... Ben de 'ah keşke' demekle yetineyim bari. Keyif almana seviniyorum ama, hem de çok. Cancan ve Annoya sevgiyle mırıl mırıl ederler...

    By Blogger Oya Kayacan, at 22 Şubat 2008 11:16  

  • Ya bu tirit mi börek mi çok besleyici aynı zamanda zengin bir çeşit olmuş.Adı ne ise önenli değil denemek lazım.

    By Blogger Fulya, at 23 Şubat 2008 08:26  

  • gayet güzel gözüküyor :)

    By Anonymous Adsız, at 21 Mart 2008 17:12  

Yorum Gönder

<< Home