Kedili Mutfaklar

Çarşamba, Mart 26, 2008

À l'Annoya kum midyeli makarna

Kum midyesi, hele de misler gibi ayıklanmış, paketlenmiş... Yıldızlı Balık demişler adına, Sea Star veya... Paket arkasında iki sos tarifi verilmiş, biri kırmızı biri beyaz, birbirinden güzel olmalı mutlaka ama benim gibi başına buyruklara göre değil.

Hiç inanmıyorum tarif işine, hiç. Tarif takibini aynı kişi dahi yapsa, aynı tadı bulamıyor bir daha. Nerde kalmış Amerikan malzemesi kullanılmış tarifin Türk mutfağından çıkanı, Gaziantep mutfağının İstanbul mutfağına girmişi? Etin, otun, sütün, yağın tadı değiştikçe, yemekler zaten ne kadar aslına uygun uygulanırsa uygulansın, aynı olamıyor. Tarifin genelinde birşeyler yakalıyorsun ancak, özünde/gerçek tadı nedir kimse bilmiyor; bol yıldızlı restoranların bol yaldızlı şefleri dahi. Böyle bilirim, böyle yazar konuşurum.

Yakın zamanda, benim yegane internet grubum Kaybolan Tatlar'da* açılan yağlar konumuz var mesela. Paylaştığımız bilgiler topraklarımızı aştı, böbrek yağı İngiltere'de nedir (suet'miş, Londra'da yaşamışlığıma rağmen bilmiyordum) nasıl kullanılıra kadar çok keyifli bilgilere ulaştı. Lakin velakin, hangi otları yemiş hangi hayvanlardan elde edeceksin şimdi bu yağı da yakalayacaksın o kaybolan böbrek yağı tadını? Dahası da, kullandığımız su saray mutfağındaki pişen aşa katılanla aynı lezzette miydi acaba?

Elimde, tanışmış ve hayran kalmış olduğum, bir İngiliz aristokratı olan Alan Davidson'un hediye ettiği kitabı var. Güvenememiştim kendime doğrusu benden rica ettiği Türkçeleştirme konusunda. Benim kafamda yemek yapanlara göre fazla ciddi bir iş, değil mi?

Yıllar sonra http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=70669 , her mutfağa gerekli çevirisi çıktı.

Bir tabak makarna yiyeceğiz diye lafı uzattıkça uzattık. Üstelik yanında rakı içiyoruz ki yuh olsun... Şey oldu, daha kum midyeli makarna yemeye karar vermeden bardaklarımızı rakıya bulamış, damağımızı anasona alıştırmıştık; bu yüzden yani, affola.

Sonra da ansızın tavadaki sızma içine bol sarmısak, lime turşumdan (bakınız 29 Eylül, 2007) parçacıklar, kum midyelerim, kapari, acı kırmızı süs ve taze çekilmiş karabiber, limon suyu kattığım bir sos hazırlıyorum. Haşlanan makarnanın suyundan ekleye ekleye pişiyor on dakika. Tabağa alınmış halinde yine çekme karabiber ve sızmaya ihtiyaç duyuluyor.

Allah dedirtiyor yerken, midelerde bayram var Allaaaaaah...

Alan Davidson, Oya Kayacan, Tuğrul Şavkay... İki rahmetli bir fani sohbet ediyor. Yıl 1986.

Alan Davidson'un kemikleri rahat ediyor yattığı yerde, yıllar ötesinden anıldığı için.

Tuğrul Şavkay belki de benim haddimi bilmez açıklamalarıma (!) gülüyor. "Kaç gram Oya, kaç gram biber çekiyorsun!!!"

Hoppala yavrum hoppala, kaç ay kaldı bayrama?

*Kaybolan Tatlar'a meraklıysanız kurucumuz Bülent Tandoğan'a butando@yahoo.com , kendinizi açıklayan bir kısa yazı yazarak üye olun.

8 Comments:

  • Tuğrul Şavkay'ın takipçilerindendim..O sadece gurme değil,usta bir edebiyatçıydı..Yazılarımda ara ara onun sözlerini kullanırım..Gıdalar için yazdığı sözler,tamamiyle insanlara yönelik tesbitlerdi.Örneğin,hemen aklıma geliveren"Sevgi sevilenin derinliklerine inilerek keşfedilir."gibi..
    Sevgiyle kalın..
    TüTü

    By Blogger etki alanı, at 31 Mart 2008 09:04  

  • Ben Oyacan'in bu tarifsiz tariflerine bayiliyorum Cancan... Hani oyle bardakla kaşıkla, gramla tariflemiyor ya yaptıklarını, şundan da biraz , bundan da bi dolu diyor ya, damak tadi özgürlüğü bu işte. Bolca sarımsak attım tencereye diyor, sana göre bol sarımsak belki 3 diş belki 1 baş , uygula işte kendi damak tadına. Evde o kalmamış, bu azalmış ne gam, yemek yapmanın esası evdeki malzemeyi kullanmak değil mi zaten. Mücveri illede kabakla mı yapacağız yani.Belki benim evde pişirilmeyi bekleyen semizotum var, incecik kıyıp onunla yaparım mücverimi sonrada afiyetle yerim kime ne:)))
    İşte bu sayfaları bu sıradışı kalemi yüzünden çok seviyorum. Bir de caktırmadan taklit ettiğim tariflerdeki şahane lezzetten dolayi:))))
    Haa bu arada sevgili Oyacan'a söyle, "Kaybolan Tatlar" grubu hakkinda bilgilenmek için Bülent bey'e mail attım. Takipteyim sizi :)))
    Sevgiler

    By Anonymous Adsız, at 31 Mart 2008 10:38  

  • Sevgili Oya kardesim son zamanlarda takip edemedim "Kabak tadi" ne oldu birazcik bu konuda bilgi verirsen mutlu olurum.
    Her zaman ki gibi harikasin demiyecegim.
    Cünkü bu güzel tariflerinle o günler cok gerilerde kaldi.
    Sevgilerle.

    By Blogger ERDIL, at 31 Mart 2008 14:27  

  • Sevgili Tütü, klişelerin en klişelerinden belki ama "Tuğrul'un yeri dolmadı". İnsandı.
    ----------
    Bu tarzı benimseyen kimse aç kalmaz ;~} sevgili Nuket. Yaşasın özgür mutfaklar, özgür damaklar...
    ----------
    Kabak Tadı ne olmadı, diye sorsanız Erdil Bey.
    Uzunca anlatmak isterim ama sinirlenmek istemiyorum. Kısa keselim.
    Biliyorsunuz, Kabak Tadı büyük bir şevkle ve zevkle yayına hazırlamak istediğim ikinci Blogger Yemek Kitabı olacaktı. İlki fındıktı. Fındık kitabımız, pek çok arkadaşımın katkısı ve benim ciddi özverimle toparlandı bitti. Yayına hazırlandı.
    Oğlak Yayınları tarafından kabul gördü. Ha basıldı ha basılacaktı... Ben bütün iyi niyetimle inandım. Oğlak Yayınları sahibi Şenay Haznedaroğlu beni güler yüzüyle aylar boyunca oyalamayı kendine hak gördü ve sonunda bıktırdı. O kadar çok üzüldüm ki. Kişiliğimin zedelenmesine üzüldüm. Onca tarif vermiş, bu işten heyecan duymuş arkadaşıma verecek cevap bulamadığım için üzüldüm. Ve deee, her çok üzüldüğümde olduğu gibi yüreğim acıdı, ruhen hırpalandım. Daha daha hırpalanmamak için olayın üzerine sünger çekmeye karar verdim.
    Şimdiii, bu konu üzeribe Oğlak Yayınları sahibi Senay Haznedaroğlu'ndan hesap sormak isteyen varsa 0212 251 7108, senayh@oglak.com veya oglak@oglak.com
    Konuyu kısacık olsa da açıklamama fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ederim Erdil Bey'ciğim.

    By Blogger Oya Kayacan, at 1 Nisan 2008 09:32  

  • Ben rakıyla barışamadım,tercihim viskidir ama gelenlerime servis yapmaktan zevk duyarım.Şu hoş sofradaki okarbeyazının içindeki yeşillik nedir merak ettim.Görüntü olarak muthiş çünkü.Ayrıca maalesef gramajlı tarif veremeyenlerdenim.Kısaca anneannemde yada annemde gördüğüm el kararlı yaparım yemeklerimi bunedenlede blogumda yayınlayamıyorum.Kaybolan tatlar ilgimi çeker.Bilgi için tskler.

    By Blogger NiNo, at 2 Nisan 2008 13:23  

  • Rakıyla dargın bir hayat düşünemiyorum ama neyseeee 8~{ Bardağın yeşilliği bir maydanoz dalı tepesi. Yıllar önce Bodrum'da böyle bir alışkanlık edinmiştik. O zamanlar Bodrum'un yegane barı olan Veli'de. Ölçü meselesine gelince, sen benden hayli üstünsün tatlı şeylerinden gözlediğim kadar. Önemli olan ölçebilmek!

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Nisan 2008 18:11  

  • Tuğrul Şavkayın yazılarını zevkle okurdum Annoyam.Allah rahmet eylesin.
    Ellerine sağlık olsun,akla gelmeyen tatlar keşfediyorsun...
    Sevgiler...

    By Blogger carpediem, at 4 Nisan 2008 06:09  

  • Ara sıra Tuğrul'u anmak beni mutlu ediyor. Nur içinde yatsın. Dilara'cığım, teşekkürler güzel yorumun için.

    By Blogger Oya Kayacan, at 4 Nisan 2008 14:18  

Yorum Gönder

<< Home