Bakla nasıl yenir?
Taze sarmısağın keyfi taze baklanın tezgaha çıkışıyla hâd safhaya varır. Taze baklamız Annem Selma usulü pişer her daim, bol soğanı, sızması ile. Dereotu kuşanır piştikten sonra yerleştiği tabağında. Yenmekteyse eğer, yanına yoğurdunu alır, taze sarmısakları da kıtır kıtır kıtırdattırır adamın ağzında. *
Derken kafama taze iç baklaların kabuklarını ayıklayıp fava yapmayı sokarlar. Kıyar zamanıma ayıklarım bir güzel. Taze soğanı bol katar, azıcık da kereviz yaprağı eklerim. Neden? Çünkü kereviz tadına ölürüm biterim... Bir küçük patates de doğramışım, ki bunun nedeni baklalaların gözüme pek az görünmesi. Artıralım bakalım yemeğin hacmini, bir de eklenen patates tadının baklayla ne kadar evlendiğini görelim.
Derken kafama taze iç baklaların kabuklarını ayıklayıp fava yapmayı sokarlar. Kıyar zamanıma ayıklarım bir güzel. Taze soğanı bol katar, azıcık da kereviz yaprağı eklerim. Neden? Çünkü kereviz tadına ölürüm biterim... Bir küçük patates de doğramışım, ki bunun nedeni baklalaların gözüme pek az görünmesi. Artıralım bakalım yemeğin hacmini, bir de eklenen patates tadının baklayla ne kadar evlendiğini görelim.
Pişen bakla yemeği limon suyu eklenip bızzzzt edilir. Bu fava şekli alması için atılacak en kolay adımdır. Tadına bakılır ve iki kepçesi derhal suluca haliyle çukur tabağa alınıp yarı çorba yarı yemek gibi kaşıklanır. Aklıma sonradan düşüp, rendelenen hellim peynirini kızgın tavada iki kere çevirip bu çorbamsıya katınca, içten gelen bir neşeyle iki kere zıplamak istenir**.
Kalan da soğuyunca fava olur. Hep bayat bakladan yapılan ve kuru bakliyat kokusu taşıyan bu yemek, bu sefer taze baklanın taze güneş kokusunu taze patatese de yapıştırır.
Eşsiz lezzette sızma, üzerinden bir daha şöyle bir gezdirilir.
Acı biberiyle dereotu, af buyurun pezevenklik ederler.
**Dip not olarak eklemek gerekirse, müsait değiliz, zıplayamıyoruz!
Bakınız: http://kedilimutfaklar.blogspot.com/2007/06/kekikli-i-bakla-yahnisi.html
Bakınız: http://kedilimutfaklar.blogspot.com/2007/06/kekikli-i-bakla-yahnisi.html
12 Comments:
Ee simdi burda taze bakla yok ben ne yapcam.Bahceye intla diktigim baklarin buyuyup bakla vermesini bekliycem.afiyet olsun
By lezzet sefasi, at 19 Nisan 2009 14:52
Afiyet olsun Oya' canım :) Ben ayıklayıp yollayacaktım sana...
By Çiğdem, at 19 Nisan 2009 15:37
Annoyamız yemeklerindeki gibi tezelik, zindelik dileriz sana... Lezzettli yemeklerini tatmakta isteriz tabi sevgimizle...
By Pirate/Korsan, at 19 Nisan 2009 17:24
oy oy oy... Şimdi bu yazıyı eşim Alev Bey muglak suretle okumalaı ve sonra yine benim bakla sevmezliğim ve bakla yapamazlığım üzerine nutuk çekmeli...
Ben "süzme" bir Egeli olarak, iki sebze ve bir ot türü ile barışamadım bir türlü: 1.Bakla (fava değil ama sadece zeytin yağlı bakla denileni), 2. bamyae??) ve 3. Arap saçı (Selma Anne kesin biliyordur) ...
Canım annem , ki yemeklerim en güzelini yapar bana göre, hangi yolu denediyse sevdiremedi bana bu üçünü... Eşim ise (bir Makedon kökenli, Ayvalık büyümeli bir Ankaralı olarak arap saçı bilmes de) bakla ve bamyaya delirir. Ben de yapamam bir türlü bunları. Geçen hafta Migros'taki taze baklaları görünce ki geçiren Alev bey baklaları doldurdu torbaya, "ben de yapabilirim" desem de, inanamadığıdan olacak, "yok annem yapsın" dedi, üşenmedi, annesine gütürdü baklaı... Sevgili kayınvaliden yapmış sağolsun, Alev eve gururla getirdi. İlk gün baktım durdum kaseye, Alev yiyip duruyor ama meret az bi şey değil. 2. gün de baktım. 3. gün "Başak sen önyagılı olmama konusunda çok yol kateetin, küçükkken seni nedense öğürten şu baklaya bir 2.şans versen dedi içten bir ses. Saldırış o saldırış... Kalan bakla girdi benim mideye, ben bu kadar yıl bu güzelim sebzeyi neden yemedim acaba diye düşünürken... Şimdi bir bakıyırum, gelmiş bir de Oyacığımın sayfasına kurulmuş... Canım çekmedi desem yalan olur... (Not: 1. Annem duysa 26 yıl sonra zeytinyağlı bakla yediğimi mutluluktan ağlar sanırım, ve emin olun anneciğimin ki de en az kayınvalideminki kadar güzeldir. Aradan geçen zamanda ne oldu o zaman? Ben sadece yargısız infaz yapmamayı öğrendim sanırım:))) Ve yaratılan her şeyin kutsal olduğunu...
By Basak, at 19 Nisan 2009 18:15
Yemekname dersimizin bugünkü konusu bakla imiş:) Harika bir tat olmuş.. Afiyet olsun...
By Şirin, at 19 Nisan 2009 22:24
E yani, hem bahçene bakla dikmişsin hem de kalkıp, 'burada bakla yok' dersin... Bir süre sonra en güzellerini sen yiyeceksin baklaların, çıtır çıtır taptaze... Şimdiden afiyetler olsun Lezzet Sefası.
----------
Yok artık. Çiğdem'ciğim vallahi herkes ellerim armut devşiriyor zannedecek! Hem gidip bakarsan eğer 28 Nisan 2006 tarihinde de taze bakla favasına yeltenmişim ;~}
----------
Çoook teşekkürler Hakan'cığım. Korsan'ı da öperiz abisi Cancan ve ben. Yemeklerimle sanal sanal idare etmek durumundasınız ne yazık ki. Yoksa müşteri kızıştırmak gibi olur ki, amman haaaa!
----------
Güldürdün Başak, çook güldürdün. Benim patlıcan hikayemi hatırlattın... Koca kadın oldum daha yemiyorum patlıcanı, bir hatırı sayılır sevgili çıkıp yedirdiydi. Bayıldım sonrasında patlıcana ki o biçim. Arapsaçına da ayılır bayılırım; e ben de Ege havası solumuşlardanım. O havalardan önce de tanır severdim ama. Bamya aşkımı da buralarda çoook itiraf etmişimdir. Neyse elde var bir, geriye kalan arapsaçı ve bamya ile de barışık günler diliyorum sana.
----------
Eksik olma Şirin'ciğim.
By Oya Kayacan, at 20 Nisan 2009 10:12
Ellerin armut toplamaz elbet Oya' cım da... ben kıyamam senin yorulmana.
By Çiğdem, at 20 Nisan 2009 17:01
Oyacığım, ameliyatımı oldum, çok iyi geçti. Prensesime kavuştum, evdeyim. Ama, biraz oturuyorum, biraz yürüyorum, biraz yatıyorum şimdilik; birkaç haftaya kalmaz yüzmeye başlarım artık.
Baklaya da çok özendim. Haftaya çarşıya çıkıp taze bakla almalı oy, oy, oyyyy :)
By Birsen Şahin, at 20 Nisan 2009 18:50
Caaaanıııım...
----------
Geçmiş gitmiş olsun sevgili Birsen. Çocuklar nasıl özlüyorlar değil mi? Gözün aydın Prenses! Yüzmeye ben de başladım sonunda, altı ay ara verdikten sonra. İyi geldi tabii, darısı başına.
By Oya Kayacan, at 21 Nisan 2009 10:50
Baklayı oldum olası çok sevmişimdir. Ancak sizin tarifi anlatışınızı neredeyse bakladan daha çok sevdim. Ne diyeyim, klavyenize sağlık:)
By Ekin Acar, at 22 Nisan 2009 14:47
Teşekkür ederim Ekin Hanım, sevgiler...
By Oya Kayacan, at 22 Nisan 2009 17:04
Ekin Hanım, zaten Annoya'nın yemekleri mi yoksa tatlı dili mi diye tercih yapmaya kalksanız içinden çıkamazsınız. İkisi de deyip keyfinize bakacaksınız!
By metin, at 15 Mayıs 2009 20:12
Yorum Gönder
<< Home