Yaprakla kabak, sar/doldur...
Kabaklarım Tokat'tan yeni gelmişti. Yaprağım geçmiş yılın Tokat mahsulüydü. Memleket usulü Tokat sarma olmasa da kavuşmaları hoş olabilirdi. Tokat sarması deyince yarma, mercimek, patates, bakla, pastırma, kemikli et falan kullanıyor Tokat'lılar, hayli değişik bizim usullerden... Biliyorum çünkü Tokatlı olan bizim aportman görevlisi; hiç eksik olmaz evlerinden yaprak yemekleri. Tuzlanmış yaprakları koca koca tenekelerle gönderiyor memleketlileri, ben de onlardan nemalanıyorum işte.
Benim yaprak ve kabaklarımdan beklediğimse daha naif daha duygusal bir beraberlik.
Yaprakları sıcak suya batırıp çıkarıp kullanıma hazırlamayı biliyoruz tabii. Tokat'ın Erbaa yaprağı hayli narin bir yaprak olduğundan, öyle fazla haşlamaya falan gerek kalmıyor.
Kabaklarımı üçer parça yapıp oyuyorum. "Haaaa şimdi ben bunların açık diplerine ne ile yama yapsam?" diye düşünüyorum sonra. Karışık dolmalarım için domates veya biber parçacıkları ile dip koruma ve üst kapakçıklar yaparım her zaman. Oysa bunu kabak ve yaprak çifti için yapmak istemem. Ne gözümün önüne getirdiğim yeşillerine uyar yemeğimin, ne de aklıma yazdığım tadına.
Keyifli bir çözüm getiriyorum neticede, yaprak. Yaprağı parmağımla nazikçe kabağın içine itiştiriyorum ve içini öyle dolduruyorum, yaprağın içine yani. Ayaküstü dizdiğim kabakların üst kenarlarında yapraktan volan oluşuyor, fırfır veya farbela da denir hani, kıvrım kıvrım çoook şirin...
İç malzemem bızzzzztlanmış bol soğan ve sarmısak, kırt kırtlanmış karabiber ve deniz tuzu ile hafifçe karışmış kıyma. Fesleğen ve nane tazecik yapraklarıyla mutfak penceremin önünden, bir miktar da karışık baharatımdan koydum, kendi ağzıma göre. Pirinç yok. Şart mıdır her etli sarmaya dolmaya pirinç sokmak sanki? Gördüm ki değilmiş, bol soğanıyla yumuşacık olan köfte halinde pek lezzetli olmuştu bu iç.
İç malzemem bızzzzztlanmış bol soğan ve sarmısak, kırt kırtlanmış karabiber ve deniz tuzu ile hafifçe karışmış kıyma. Fesleğen ve nane tazecik yapraklarıyla mutfak penceremin önünden, bir miktar da karışık baharatımdan koydum, kendi ağzıma göre. Pirinç yok. Şart mıdır her etli sarmaya dolmaya pirinç sokmak sanki? Gördüm ki değilmiş, bol soğanıyla yumuşacık olan köfte halinde pek lezzetli olmuştu bu iç.
Tencerenin dibine az sızma, üstüne bir sıra yaprak, adettendir diye..., sonra yaprak sarma ve yapraklı kabak dolmalarını döşüyoruz. Tırtıklanmış limon kabuğu, cuk oturdu cuk. Üçer dörder parçaya ayrılmış taze soğanlar da, artı taze soğan lezzeti almam ve görselimi şımartmam içindi... Onlar da cuk.
Pişirme kağıdını buruşturup örttüm güzelce tencerenin üstünü. (Yağlı kağıt ıslanınca daha kolay buruşur aklınızda olsun, ben ıslatmayı unuttum.) Yine sızma gezdirdim, pekalâ tereyağı da kullanabilirdim, kullanmadım. Kağıdı örtecek kadar suyunu da koyup kapaklayarak önce yüksek, kaynadıktan sonra da kısık ateşte pişirdim.
Üzerini açınca, yeniden, tuz ve karabiber kırt kırtı dolaştırmayı unutmayın.
Yaprak sarmaları favori yemeklerimden, her türlüsü.
Tembelliğimden yapmam her zaman. Yapanların da kapısından ayrılmam.
Kabak içi fırfırlı yaprak dolmalarımı, hattâ yanına sarma marma koymadan sadece ve sadece onları, misafir menülerine kaydetmek gerek.
Yine bana bayıldım vallahi.
9 Comments:
Oya Hanım,
Ben, sarmaya tembellik ediyorum hep.
Oysa siz dolmaya tembel işi demişsiniz sanki. Çok hoş! :)
Acayip ye benili duruyor, elinize sağlık.
By EKMEKÇİKIZ, at 10 Ağustos 2010 12:10
SEVDİRİCEN SONUNDA BANA İÇİMİ BAYAN KABAĞI.
Güzel görünüyo valla.
Ben sadece dolmasını yapıyorum oğlanlara .Etin içinede kırık pirinç koyuyorum.
Baldolar gibi orasından burasından çıkmıyor kıymanın.Bir de dereotu...
Dur yapayım buhafta.
By tülin, at 10 Ağustos 2010 12:23
Yook Ekmekçi, hemfikiriz, esas sarmaya tembellik ediyorum ben de, dolmaya da kıvırtıyorum genelde!!! Geçen gün gittiğimde Annem Selma'yı mutfakta karışık dolma işi üstünde buldum. Haydi giriştim tabii, süslü püslü yaptım kapaklarını filan. Pek hoşuna/hoşuma gitti işte. Geçen gün kendi mutfağımda da değişik bir şekil bulunca bööööle, yaprak kabak ve kıyması yaprak içre (!) keyiflendim yani. Düzgün bir volanlı fotoğraf çekmemişim, ona üzüldüm yalnız. Volanlı zeytinyağlısını yapmak üzere kendime söz verdim.
----------
Aman Tüliiiin, yık hele bütün bildiğin mutfak kurallarını, bak nasıl güzelleşecek lezzetlenecek o seni bayan kabaklar. Etin içine kırık pirinçmiş, hep o hep o mudur yani..., hıh, başka bir fikrin olamaz mı?
By Oya Kayacan, at 10 Ağustos 2010 13:23
yok anacım,hepsi bu.
30 yaşına kadar zeytinyağlı dolmayı ağzına koymamış birinden ne beklenir ki?
By tülin, at 10 Ağustos 2010 14:22
Ayyy.Çok güzel ve lezzetli görünüyor..Ellerine sağlık,yiyenlerede afiyet olsun...Sevgilerrrrr...
By ANNEMİNELİ, at 10 Ağustos 2010 15:39
Ben de bayıldım size vallahi, kabak diyince burnunu kıvıran bir aile olarak ikidir, kabaklı yemek tariflerinize ağzımın suyu aka aka baktığımı fark ettim:))ellerinize sağlık, sevgilerle
By bilge ve annesi, at 10 Ağustos 2010 16:11
Doğru demişsin Tülin'ciğim, ne beklenir ki ;))
----------
Benden de sevgiler Zehra'cığım, çok lezzetli gerçekten, yaprak tadını severlere özellikle...
----------
Biliyorum Bilge'nin annesi, kabağın adı bile kimine yavan geliyor, sevmeyeni çok. Yapınca öyle bir oluyor ki oysa ;)
By Oya Kayacan, at 10 Ağustos 2010 17:53
tek bir yemek isteme sansin var deseler ben yaprak ve kabak dolmasi secerim. Her yil Turkiye'ye geldigim ilk gun bizim evde bu yemek olur.
Annem uzerine salcali bir sos yapar ama tam bilmiyorum nedir, sarimsakli yogurtla, yaninda taze soganla yerim ve de biterim....
Tencerenin dibine serili yapraklari bile yerim ben...
Sizin bana bugunlerde bir kastiniz var ama anlamadim yani...
Istanbul'da hava sicak, burada ben uzerimi ortmeden uyuyamiyorum diye mi? :-))
By Mehtap Pasin Gualano, at 10 Ağustos 2010 19:45
Ferragosta etkilemiyor demek sizin oraları sevgili Mehtap ;) Beni sorarsan klimatize ve vantilatörize yaşıyorum ancak. (Kastim yok valla, hatta ben de hafifçe belim örtülü uyumaktayım...) Ve de geçti gidiyor neredeyse bu yaz da, bir mevsim daha hayatımızdan, o yüzdendir ki fazla oflayıp puflamıyorum.
Yeşil yemeklerde domates pek sevmem ya, annenin dolmasını da sossuz yerim tabii. Sarmısaklı yoğurdu dolmaların altına yayarım. Hep öyle yaparım nedense, yoğurtlu yemeklerimin yoğurdu alttan alttan...
Yaprak sarmalar evet, benim de en birinci sıramda olur her zaman. Dip yaprakları atacak değildim herhalde, hem de nasıl yerim... Sararken de yerim bir yandan!!!
By Oya Kayacan, at 11 Ağustos 2010 08:59
Yorum Gönder
<< Home