Çiçekler derleyelim...
Mürver balı
Nasıl yani? Arıları tutup mürver ağaçlarına saldım da bal mı yaptırdım? Değil tabii. Düpedüz sahtekârlık bu olup biten.
Önce her yıl olduğu gibi Mine'simden mürver ağaçlarının çiçeğe durduğu öğreniliyor. Dedektif harekâtımın başlangıcı bir nevi. Derken ha açtı ha açacaklar süresinin takibi geliyor. Ağızlar aranıyor, konu komşu mürverden yana ne naneler yemiş araştırılıyor. Sonrasında yürek ağızda, aman ha geçmesinler toplansınlar bir an önce; binsinler bir kargo kutusuna, varsınlar bana'nın sancıları çekiliyor.
İşte tam da o heyecan dorukta günlerden birinde, hop kapıda bitiveriyor mürver çiçeklerim.
Tarif uygulama özürlü Annoya mutfakta iki fır dönüp mürver balı yapmayı başarıyor.
Adını balla tamlaması, ortaya çıkanın içindeki çiçekler de cabası, pek bir balı andırmasından.
Annem Selma da bendeydi.
Sabahları bir afiyet oldu, bir afiyet oldu ki değmeyin gitsin.
Mavromati
Mavro mati Rumca kara göz demek oluyor, mavro kara mati göz...
Resmi adı nedir bilmiyorum da, bizde de halk tabiriyle karagöz veya ceylan deniyor bu sardunya çeşidine.
Rumlarla içli dışlı dostlukların hüküm sürdüğü mahallelerde yetişmiş Annem Selma dolayısıyla, ben mavromati derim bu güzellere. Sardunyalar diyarından en sevdiğimdir. Sonra ıtırı sakızı falan diye dolarlar ruhuma.
Sardunya deyince içim geçer zaten benim, öyle severim bu bitki sülalesini.
Nerde çayır çimen bulsalar, bir yaygı serip beni atıyorlar ortasına. Bir alay da oyuncak yanımda.
O gün Robert Kolej günümüzdü. Yine yayıldım işte böyle yerlere. Papatyalar artık azaldılar ama olsun, Annoya'ma Tomris Uyar'ı hatırlatmadan edemediler.
Büyüyünce ben de okuyacağım Tomris Teyze'yi.
Ailemizin bebeği, Melisa.
Adaçayı
Yıllardır birlikteyiz. Mutfak penceremin önüne dizdiğim yenilen bitkilerim var ya hani, bu adaçayı da onlardan.
Son bir haftadır sabahları içeri girip kahvaltı masamı keyiflendiriyor.
Mutfaktaki küçük soframa sık sık saksı davet etmelerim vardır benim. Biberiye gelir bazı bir karış boyuyla, bazı bir çalı kekik olur, bir minicik ağaççık defne ya da...
Elleşirim yapraklarını, elimi burnuma götürürüm..., enfes aromalı kahvaltılarım işte böyle yapılır.
----------
Çiçekler derleyeyim, bir demet eyleyeyim...