Ablam Hülya, yeğenim Aycan, emlakçı Turan Bey ve ben ev geziyoruz. Ev fena değil, mutfağı güzel ama. Herşeyi var içinde. Beyaz eşyası ankastre! Modası bu çünkü. Her mutfak dolabını açıp kapatıyorum. Henüz taşınılmış bu evin içinden sanki. Reçeller bırakmışlar, minik tabaklarında kahvaltı sofrasına çıkmayı bekler gibiler öylece. Makarna paketi yarım kullanılmış, diğer yarısı dağılmış dolap içinde. Bu evin hanımı kaçmış, beyi de apar topar evi mi boşaltmış ne! Dedikodu demeyelim tabii, faraziye, varsayım yani. Hay ağzımdan yel alsın. Emlakçıya sorarsan çift mutlu mu mutlu imiş.
Evin oğlu anlaşılan son dakikaya kadar binmiş o bisiklete, dört teker. Şimdi büyümüş mü ki, kalakalmış bisiklet son durakta, mutfakta. Bir dolabın kapağında orta boy post-it, posted haliyle duruyor; ...du, ben çekip çıkarana, çantama atana kadar.
Suçlu suçlu ve en son ben çıkıyorum mutfaktan. Çalıntı bir tarifim var çantada keklik, kişnişli kurabiye. Ama ne oldu? Tarifi evire çevire kuru kurabiyeler elde ettiğim gibi, bana yakışan adını da koydum tabii başlığa, Kişnişli Sarhoş Kurusu. Kuruttum da çünkü güzelce. Takılmıştı kafam bir süredir Beypazarı kurusu gibi bir olay çıkarmaya!
Çaldım çırptım, böyle yaptımPost-it de yazılı olanlar şöyle, benden uygulaması da böyle diye anlatayım size şimdi.
Oda sıcaklığında bir paket (250 gram) margarin yazıyor... Margarin kullanan yok burada, aloooo ne margarini yahu? Benden yarım paketten de az yani 100 gram kadar tuzsuz
Elle&Vire* tereyağ ve birbuçuk minik kutu
Sek krema.
Altı veya sekiz yemek kaşığı toz şeker diyor, benden yedi, ortalamayı aldım yani... Yemek kaşıklarım büyük ama. İki yemek kaşığı votka da oldu üç kaşık. İki avuç kişniş meselesine de karışmadım desem yalan olacak. Avuç nasıl bir ölçek ki, dolu mu, açık mı, sıkı sıkı mı? Gelin siz kişnişi de benim gibi üç silme çorba kaşığı yapın. Kaşıklanacaklar bu kadar.
Aldığı kadar veya 400 gram civarı un diyor post-it. Paketi yanınızda bulundurun, yumuşakça bir hamur veya bildiğimiz kulak memesi dokunuşunda olana kadar, beyaz unu eleyerek katın hamurunuza. Azıcık
Doygun un da kattım ben, neden bilmem.
Tereyağ, krema, şeker, votka ve unu yoğuruyoruz, zaten öyle diyor post-it! Hamur kendine gelince de kişnişi katıyoruz. Tekrar yoğurduk, daha doğrusu yoğurarak bileğimin tersiyle itiyorum hamuru. İyi oluyor.
Sonraaaa, küçük yuvarlaklar halinde yağlanmış tepsiye dizilir, 160 derece fırında hafif pembeleşinceye kadar pişirilirmiş.
Dizme durumunu ben de aynen öyle yaptım. Hattâ hamur tepsiye fazla geldiğinden, bitişik nizam dizdim kurabiyeleri. Hiç yapışmadılar birbirlerine. Aferin onlara. Ancak, pembeleşinceye kadar değil iyice kızarıncaya kadar tuttum 160 derece fırında. Kıtır kıtır ve çok lezzetli oldular. Buydu aklımdaki Beypazarı kurusu gibi kuru bir kurabiye yaratmak.
İşte bu. Tarifini çaldım, kendime göre çırptım ama değdi.
Hep yapmalı, heeep.
Güzeeeel de ne bu kalori, neeeee?
Beypazarı kurusu yapmayı da öğrendim gerçi. Artık bir münasip vakitte onu da hallederim kendime göre!
*Elle&Vire paketleri 200 gramlık