Geçmiş zaman üzerine yığılan gelecek hayalleri yaşatır beni. Dün yoksa yarın olmayacağı için, içim yarına basamak dünlerle doludur. Ve deeee, her işin şimdi vaktidir; ya yaparsın ya da geçmiş olur. Yarım yüzyılı aşmış zaman diliminde az önce yaşamış, annemin elinden tutup mahalle kasabına girmişimdir mesela. Oradan da zıp mutfağıma, et sarmaya.
Babam Nuri Eminönü Altın Kasap'tan getiriyordu evin esas et ihtiyacını. Altın Kasap en ünlüsüydü o zamanlar İstanbul kasaplarının... Bir de Valdeçeşme'de günlük alışveriş ettiğimiz yer var. Tahminimce Ahmet veya aklım beni yanıltıyor Ahmet Laz bakkaldı, kasap Mehmet.
Rosto sardırıyor annem, mebzûl miktarda yağlı. Belli ki tadı öyle geliyor rostonun, yoksa rosto dışında etlerimizi pek etine buduna yağlı yemiyoruz. Sarma işi bitince, iplerle acayip düzgün bağlıyor eserini* Ahmet veya Mehmet. Sanırım döş, gerdan gibi bilumum lezzetli zararlılar sarılı bu rostoda, tane tane de karabiberler. Haşlıyor annem eve gelince, acayip oluyor. Suyuna da pilav pişirince hele hele.
Atlıyorum o günden bugüne, varan bir hindi rostosu sarmaya. Basitinden, kendi aklıma göre. Elimdeki hindi biftek, inceltiyorum önce sandviç gibi ikiye keserek, sonra da pat pat döverek. Arasına yörük peyniri, yarım yarım minik domatesler, Şirince yaban kekiği, tuz ve çekilmiş karabiber sarıyorum.
Sıkıca strechlenip haşlanınca kaynar suda, sonuç mükemmel.
"Yetmedi, varan iki," dedim kendi kendime, "kontrfileme de bir güzellik düşünürüm ben bu hızla".
Sarmısak, deniz tuzu, karanfil ve renkli top biberler iri dövüldü. İyice incetilmiş etin içine sarıldı. (Et inceltmeyi, işini bilen her kasap yapabilir. ) Yine su içi yöntemiyle pişti. Ocak yerine fırında denedim bu sefer. Piştikten sonra sudan alıp
strechi çıkarınca da azıcık kızarmaya bıraktım zaten sıcak olan fırında.
Şu çıtır pıtır pirinç mısır patlağı
Eti yuvarlakları üzerinde sardığım hindinin tadı için, vallahi demiyorum bir şey. Size bırakıyorum.
Bol sarmısaklı, biberli kontrfile sarmamın yanına dilimlenmiş mango nasıl oldu ya? Haydi bunun
da yanıtı size kalsın.
Herkesin aklının bir öteki kıyısı vardır mutlaka. Ansızın geçilen karşı kıyıdan, gelinen tarafa bakınca şaşırır bazı insan. Nasıl katedilmiş, hangi filtrelerden süzülmüş, ne zaman varılmıştır buralara? O günler daha dün gibiyken, yarınlar içinde işimiz nedir?
Yarınlar bilinmedik, yarınlar yabancı....
Yarınlar, yani bizim olmayanlarla yaşamaya nereden başlasak acaba?
En kolay yarın kurguları mutfakta mı yapılıyor yoksa?
Annem Selma'nın dibinde durup patates filizlerinin bıçağın sivri ucuyla nasıl alındığını izlediğim
zamanlardan mı geldim buralara? Kasap Ahmet veya Mehmet'in sarıp iplediği rostoları kayıt altına almaktan mı?
Yoksa taaaa, "Tel sarar Oya tel sarar," günlerinden mi?
Çok yaşa sen e mi Annem Selma...
* Şimdi bu iplerin hazırları çıkmış! Kasaplara servis ediliyor.
Vejetaryen XXX
Çiğ et fotoğrafı pek sevmesem de, olan oldu artık. Stretch'e sardığım etlerin pişme şeklini soranlar var madem. Kullandığım plastic wrap her yerde satılanlarla aynı kalite. İlk fotoğraf hindi sarma ocakta, ikinci sarmam kontrfile ise fırında pişti. İkisi de her iki şekilde pişebilir. Denemekti maksadım. Stretchlerin uçları kürdanla sıkıca tuttuluyor veya bağlanıyor. İçinde piştikleri suya fazla bir lezzet çıkarmadıkları için kullanmadım.